Aslında Leyla Alaton’u tebrik etmek lazım.  Çok kurnazca milletimizin hassas duyguları ile dalga geçip mükemmel bir provokatörlük yapmıştır. Sonra çok zeki bir biçimde geri vitese takarak kendini temize çıkarmaya çalışıyor. Yerse…
Hükümet ise bu küstahça girişime rağmen hiçbir şey yapmıyor. Seçim arifesinde milletin kılcal damarlarına zehirli ok saplayan Alaton hakkında çıt çıkarmıyor. Neyi bekliyor bilmiyorum ki?
Dindar insanlar isyan edip aynı Alaton gibi kışkırtıcılık yapsın. Sonra da tepesine mi binecek nedir?
Bereket bu açık kışkırtıcılık karşısında halkımız sağduyulu davrandı. Yapılan edepsizliğin cezasını vermek için hükümetin tavrını beklemeye başladı. Bu sayede bomba Alaton ve Siyonist güçlerin elinde patladı. Hem dindar insanların nazarında ne derece iğrenç ve saygısız olduklarını ispatladılar. Hem de hükümetin din düşmanlarına karşı ne derece etkisiz olduğunu cümle aleme göstermiş oldular.
Sakın ola “Ne olmuş yani! Bir balerin kız dans figürü sergilemiş de dünya mı yıkıldı” demeyin. Çünkü defalarca bu köşeden dile getirdiğim gibi Ayasofya bir semboldür. Siyonistlerle işbirliği içinde hareket eden Hıristiyan dünyasının küstahça bir girişimidir bu. Öncelikle:
1. Dindar insanlar Ayasofya’yı, İslam’ın bu topraklardaki hâkimiyetinin bir sembolü olarak görmektedir. Milli mücadele yıllarında yapılma istenen her türlü kışkırtma milletimizin kararlı tutumu sayesinde bertaraf edilmiştir. Fakat “ihtimaldir ki bazı kelleler kesilecektir” zihniyeti otoriter bir yönetim kurup 500 yıllık camiyi put haneye çevirene kadar. Bir de utanmadan bunu sindirmemizi istiyorlar.
2. Ayasofya meselesi, dindar insanların onur mücadelesi ve kanayan yarasıdır. İşbaşındaki bütün hükümetler daima meseleyi görmezlikten gelerek pişkince tavır almışlardır. Fakat hamiyet sahipleri ve gerçek vatanperverler Ayasofya konusundaki vurdumduymazlıktan son derece rahatsızdır.
3. Ak Parti hükümetinden Ayasofya’nın ibadete açılmasını beklerken bazı kışkırtıcıların gece vakti edepsizlik yaparak 500 yıl secde yerde Sabetaycıların akıl almaz edepsizliğine karşı tepki vermemesi, düşündürücüdür. Allah yöneticilerimize akıl ve izan nasip etsin.
4. Ayasofya’da namaz kılmak isteyenlere güvenlik görevlileri anında müdahale ederek tekme tokat girişiyorlardı. Hele hele eski Meclis Başkanının yediği dayağı bir Allah bilir bir de kendisi. “Zincirler kırılsın, Ayasofya açılsın” diye naralar atarken şimdi pişkince seyretmesi hiç de mantıklı değildir.
5. Ayasofya’nın ibadete açılması, İstanbul’un yeniden fethedilmesidir. Bu şekilde kaldıkça “haçlı işgali devam ediyor” anlamı vardır. 
Necip Fazıl Kısakürek Ayasofya konusunda konferans vermiş ve milletimize yapılan hakaretin büyüklüğünü gözler önüne sermişti. Şimdilerde Necip Fazıl gibi onurlu ve hamiyet sahibi insan neredeyse yok gibidir. Her olayı “ilmi siyaset” diyerek hazmeden bu günkü siyasetçilere yazıklar olsun.
Hadi hükümeti anladık. Peki yıllarca Devlet Bahçeli bu küstah Alaton ve avanesine iki kelime söyleyemeyecek mi?
Necip Fazıl Kısakürek’in konferansını hiç olmaz ise bir defa dinlemelerini isterim. Eğer buna imkan bulamazlar ise aşağıda sunduğum özeti okumalarını tavsiye ederim. Bakın ne demiş Kısakürek:  
Gençler! Ayasofya üzerinde çok lâf ettik! Ama lâfta bile onu tasarruf edebilmiş, mülkiyetimiz altına alabilmiş değiliz!
Bana öyle geliyor ki, yalnız mânayı anlasak, yalnız onu yerine getirebilsek, Ayasofya’nın kapıları sabır taşı gibi çatlar, kendi kendisine açılır. İsterse açılmasın; ondan sonra her şey, küçük bir tatbikat işinden ibaret kalır.