Başbakan sözlerinin maksatlı olarak tefsirlere tâbi tutulduğunu ifade ederek Zafer gazetesinin sorduğu suali şu şekilde cevaplandırmıştır:
“Konya’da Hükümet Meydanında büyük bir kitle halinde toplanmış bulunan çok muhterem Konyalı vatandaşlarıma karşı söylediğim nutkun lâiklik telâkkimiz hakkındaki kısmının su-i niyet sahibi kalemlerde nasıl tefsire tâbi tutulduğunu, ben de esefle müşahede ettim. Bunlardan bir kısım sözlerimin, kardeşi kardeşe kırdıracak bir mahiyette olduğunu, bir kısmı sağ politikacılara meydan açtığını ve mukaddesatçılık yasağını ortadan kaldırdığını ve netice itibarıyla Türk inkılâplarının büyük esaslarından birini zedelediğini ifade etmişlerdir.
“Bütün bu yazılarda dikkatime çarpan cihet, Konya’daki sözlerimin takip olunan maksatlara ve elde edilmek istenilen neticelere göre tahrif edilmiş olmasıdır. Meselenin iyice anlaşılması için, evvelâ Konya’daki sözlerimi bir kere daha ve o günkü Anadolu Ajansında neşredildiği gibi tekrar etmek isterim” diyerek yukarıda bahsi aynen tekrarlamıştır.
Başbakan Adnan Menderes’in orta öğretimde din derslerinin mecburi hâle getirileceğine dair basında çıkan Konya Nutku açıklaması, Risâle-i Nur Külliyatı’ndan Emirdağ Lâhikası II. cildinde iktibas edilmiştir. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de, bu hayırlı gelişmeyi şöyle dile getirir:
“Başvekil’in Konya’daki ehemmiyetli nutku için umum Nur Talebeleri ve mektepli masum çocuklar namına bir tebrik yazacaktım. Şimdi kalbime geldi: Risâle-i Nur’un serbestiyetine dair müdafaatlarımızın ve ehemmiyetli bir avukatımızın ehl-i vukufa cevabının arkasında, o nutku, Risâle-i Nur’un serbestiyetine dair bir sebep ve senet göstermekle Anadolu’daki Müslümanları ve Nurun bütün talebelerini ona bir mânevî kuvvet ve duacı yapmak; ezan-ı Muhammedî nin ilânı onlara nasıl bir mânevî kuvvet hükmüne geçti, bu nutukla Risâle-i Nur’un serbestiyeti dahi ona bir mânevî kuvvet hükmüne geçmesi için, ona tebrik yerine, dava vekilimizin haklı müdafaasında bir haşiye yaptık.
“Rehber’in müsaderesine bahaneleri reddeden avukat Mihri’nin müdafaatı gibi, Konya’da Başvekil’in bu nutku da o bahaneleri reddeden bir hakikattır.”
Kıssadan hisse bu olmak gerektir ki; Müslümanlar hiçbir millete benzemez. İslamiyet’ten çıktıkları vakit insanlığa, topluma zehir haline gelirler. Zira bütün güzellikleri ve hayırlı işleri dinlerinden dolayı kazanmışlardır. Orta Asya’dan gelen İslam dışı toplulukların neler yaptığı ortadadır. Allah’tan korkmayan bu vahşi kavimler taş taş üstünde baş baş üstünde bırakmamışlardır. Cengiz ve Hülagu’nun yaptıkları çok ibretli birer derstir. İşte dini ortadan kaldırmak için yemin etmiş bu insanlara karşı din eğitimini etkin kılmak hem devletin hem de toplumun en önemli görevlerinden bir tanesidir, vesselam…