Dinimizde maişetin baba tarafından karşılanması gerektiği, kadınlar isterse çalışabildiği fakat buna zorlanamayacağı açıktır. Sakat veya hasta olmadıktan sonra kocanın evine gelir getirmek ve maişeti temin hususunda zorunluluğunun bulunduğu halkımız tarafından biliniyor. Nitekim erkeklerin yüzde 74’ü ailenin ekonomik ihtiyaçlarının karşılanması yükümlülüğünün kendinde olduğu düşünüyor. Düzenli bir iş hayatına sahip olan kadınların yüzde 43’ü gelirlerinin tümünü ev giderleri için harcadıklarını söylerken, bu oran erkeklerde yüzde 35 olduğu tespit edilmiş.
Buraya kadar anlatılanlar yıllarca birikmiş sorunlara çareler aramak içindir. Bu eleştiriler hükümeti yıpratmak maksatlı değil soruna elden geldiğince yapıcı çareler aramak ve bulmak içindir. Başka türlü düşünenler olabilir lakin  bu durum kendi sorunudur. Denizcilikten başka diğer bir uzmanlık alanım olan çalışma ekonomisi ile ilgili bu yazı ve makaleler, uzun ve zorlu araştırmalar sonucu elde edilmiştir. Başta ABD olmak üzere ailelerin karşı karşıya kalmış olduğu sorunları ve buldukları çözümleri kendi ülkeme de tatbik ederek farklı bakış açılarını yansıtmaya çalışıyorum. 
Ne yazık ki bürokratlardan başka hükümete yakın bilim adamı ve akademisyenler de modern yaşamı benimsemiş, çoğunlukla toplumdan uzak kalan insanlar. Bunlardan bazıları moderniteyi adeta bir din gibi görüyor. Kendilerine dayatılan ve empoze edilen fikirlerden başka hiçbir şeyi duymak hatta konuşmak dahi istemiyorlar. Varsa yoksa kapitalist ekonomik sistemin dayattığı acımasız ve insanları modern köle haline getiren kurallar. 
İnsana ve aileye önem vermeyen hatta çok uluslu şirketlerin çıkarları için kadını değersizleştirip adeta bir meta haline getiren bu kurallara karşı; çok söz söylemek gerekir. Solcu ve komünistler; bu konuda taşıdığı değerlere adeta isyan edecek kadar ters yollara girmişlerdir. O çok beğendikleri Anayasanın 41. Maddesi: Aile Türk toplumunun temelidir” diyor ve “Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ve uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar” şeklinde temel esasları belirliyor. Fakat cılız dahi olsa tek bir ses duyamıyoruz.
İşte bu anayasal gereklilik çerçevesinde hükümetimizi göreve çağırıyorum. Aileyi korumanın en önemli sebebi; annelere gerekli saygının gösterilmesidir. Fakat anneliği ve özellikle de ev hanımlarını aşağılayan, küçük düşüren o kadar tutum, söz ve davranışlarla karşılaşıyoruz ki buna karşı kös kös oturan memur ve bürokratları gördükçe üzüntüye kapılıyorum. Hatta daha kötüsü şudur ki anneyi ve ev hanımlığını küçümseyen kamu görevlileri bunu daha çok yapıyor. Burnundan kıl aldırmayacak kadar kibirli ve fütursuzca bu büyük haksızlığı yapan bürokratların yanında hemcinslerine hakaret eden kadınlara da rastlamak mümkündür, vesselam...