Var olanla yetinmek marifettir. Olmayanla sabır göstermek ise tam bir teslimiyet örneğidir.

Dünya hayatının her alanında varlık ve yoklukla mücadele eden insanlar mevcuttur. Gayeleri belki de somut anlamda sadece karın tokluğu. Hakikat altında yatar. Tefekkür edenin fark edeceği bir şifreli durumdur.

Hakkın insanlara verdiği sayısız nimetler karşısında daha çok istemek bir aç gözlülüktür. Doyumsuzluktur. Bir türlü göremedi yahut görüp te fark edemediği geçici dünya nimetlerine karşı soluksuz bir tamahkarlık içerisindedir.

Soluksuz diyorum evet. Çünkü sürekli bir şekilde yeni şeyler arzu etmekte, eline geçtiğiyle yetinmemekte, karnı tok olsa gözü farklı şeyler aramaktadır. Böylesi bir varlık… evet bu insan.

Günlerce çalışıyoruz. Neden? Ay sonunda çalıştığımız günlerin karşılığını alabilmek için. Sonra? Kazançla dünya hayatındaki mücadelemize harcıyoruz. Tabi bunlar bir nimet parçasıdır. İş uğraş içerisinde dökülen terlerin sonucu olan helal rızık. İş veren vesiledir. Geçimlerin idame ettirilmesi konusunda sadece bir vesile.

Peki ya minnet? Bir uğraş bir çaba göstermedik. Doğduğumuz günden beri hangi uğraşında ter akıttık! Verilen onca nimetin tonla nebatatların karşılığında ne gösterebildik ya da sunabildik elde tutulur? Hiç! Ne bir taş attık ne de o okulumuz bu uğurda yoruldu.

Her gün dünya hayatı için günlerce zaman tükettiğimiz parmaklarımız dokunma ve acı duyma hissi için, kimi zaman mesafe kat ettiğimiz yahut kimi zaman mühim bir meselede ulaşım için kullandığımız ayaklarımız için, görmek için verilen gözün, duymak için kulak ve tatları idrak etmek için verilen dil için hamd ettik mi?

Elde avuçta olana kanaat etmeyen, elindeki bunca nimet için hamd etmezmiş. Dünya hayatının insanlara öğrettiği bu mu? Oysa hakikat ne kadar da açık ve pak bir şekilde kendini belli etmiş.

İster aylar, hatta yıllarca alın teri döküp elde edilmiş bir dünya nimeti olsun isterse farklı şekilde elde edilmiş bir nimet. Kanaat etmek Müslümanın yüreğinde ve kalbinde olan bir fırtınadır.

Daima eldekiyle yetinendir müslüman. Gözü çok ve çoğulda değildir. Tek ve tekleri sever. Az ve azla yetinmeyi marifet, ardından gelen hakikati ister. Başkasında yoktur gözü.

Öyle buyurmuştu Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisi şerifinde: “Size kanaat etmek gerekir, zira kanaat tükenmeyen bir hazinedir.” Ve diğer hadisi şerifinde ise; “Zenginlik mal çokluğundan (ibaret) değildir, asıl zenginlik göz tokluğuyla gönül zenginliğidir.” Buyurmuştur.