Bereketli Ramazan ayı yaklaşıyor. İşte bu vesile ile zaman kavramına vetakvimcilik konusunda yaşanan bazı ilginç olaylara değinmek istiyorum. Ayrıca yıldönümü ve kutsal gecelerin tespiti ile ilgili bazı tartışmalara açıklık getirmekte yarar vardır.
Dünyada en çok kullanılan takvim Miladi ve Hicri takvimdir. Çin’de ve dünyanın çeşitli ülkelerinde kendine özgü takvimler olsa da hayatın içine yerleşmiş olan sadece bu iki takvimdir.
Müslüman ülkelerde dini bayramlar ve özel günler; Kamere yani Ay takvimine göre yapılır. Kameri takvim denilmesinin sebebi; gece gökyüzünde her günde farklı bir şekilde bulunmasıdır. Ayın başı ortası ve sonunda olduğumuzu çok rahatlıkla gökyüzüne bakıp anlayabiliriz. Fakat dünyanın hemen hemen her yerinde Miladi takvim kullanılır. Çünkü bu takvim mevsimlere göre düzenlenmiştir. Özellikle çiftçilere kolaylık sağlar devlet yönetiminde daha elverişlidir. 
Güneş takviminin özelliği gereği mevsimler hep aynı zamana yani aynı aylara denk gelir. Bu sayede çok eski yıllardan beri vergiler hasat zamanında toplanabilmekte, mevsim şartları dikkate alınarak planlamalar yapılmaktadır. Fakat önemli yıldönümleri ve kutsal günler açısından kullanılışlı değildir. Zira belirli bir düzen olduğunu söylenemez. Milâdî takvim; yani güneşe göre düzenlenen takvim o kadar çok değiştirilmiştir ki yıldönümlerinin aynı güneş yılı tarihine uygun olması mümkün değildir. Bu konuyu biraz açmakta yarar var.Lakin önce zaman konusuna değinmek gerekiyor:
Zaman, göreceli bir kavram olup Aristo'ya göre zaman; hareket eseri ortaya çıkmıştır. Buna göre zaman hareketin ürünüdür vegörecelik (izafi) denmesi de bu yüzdendir.
Zaman kavramı fizikte “t” harfiyle tanımlanır. Latince zaman anlamına gelen tempus kelimesinin baş harfidir. Yine zamanın objektif olarak var olup olmadığı, fiziğin en önemli ve çözülemeyen konularının başında gelir. Planck zamanı denilen saniyenin 10−43'te birinden daha kısa olan süre, fizikçilerce içinde bulunduğumuz 3+1 boyutlu uzayın sınırı ve kara delik ortamının başlangıcı olarak kabul edilir. 
Zamanın tıpkı ışık gibi bükülebileceği varsayılmaktadır. Bu yüzden zaman yolculuğun mümkün olup olmadığı birçok bilim adamı tarafından düşünülmektedir. Bast-ı zaman kavramı İslam terminolojisinde çok önemli olup zamanın genişlemesi anlamına gelmektedir. Aklın eremediği birçok olay bast-ı zaman kavramı ile izah edilmiş anlaşılmaya çalışılmıştır.
Zamanın akıp akmadığı veya hangi yönde aktığı da aynı şekilde fiziğin en tartışmalı konulardan olup uzayda meydana gelen her şey zamanın içindedir. Sebep-sonuç ilişkisi bu sayede zaman akış oku ile izah edilmektedir. 
Zaman, ışık hızı ile de dolaysız ilişki içinde olup maddenin ışık hızına yaklaşması durumunda zamanının yavaş akması söz konusudur. Zamanın; ışık hızında durması ve ışık hızı ötesinde de tersine akması teorik olarak mümkün olduğu söylenir.
Takyonlar denilen atomaltı parçacıkların ışıktan hızlı hareket ettiği ve zamanlarının gelecekten geçmişe doğru aktığı veya içinde bulunduğumuz uzayzamandan başka sonsuz sayıda da ihtimalin olabileceği hipotezleri de modern fiziğin ve Rölativite Teorisi’nin temelini oluşturan konulardandır.