Komutan, almış olduğu içkinin de etkisi ile gittikçe sesini yükseltiyor bağırıp çağırmaya bana hakaret etmeye devam ediyordu. Öyle ki yan masalardan bize bakmaya başladılar. Kavga mı var diye dik dik bakıyorlardı.
15 yıllık askerlik hayatımın en zor anı belki de burası olmuştur. Sakın komutandan korktuğumu ve bundan dolayı başıma geleceklerden endişe ettiğimi zannetmeyin. Beni en çok rahatsız eden şey arkadaşlarımın bana karşı tutumuydu. “Şunu zıkkımlan bir an önce, bak senin yüzünden herkese rezil olduk” diye; bana çok kötü bir insanmışım gibi bakıyorlardı.
Sonunda Çarkçıbaşı Ümit Yüzbaşı, araya girdi ve iyice zıvanadan çıkmış olan gemi komutanını susturdu. “Vehbi iyi bir subay, bakın çok başarılı atışlar yaptık” benzeri şeyler söylüyordu. Nihayet komutan bağırmayı kesti ve yemeğe devam etti. Neyse, bir parça nefes almıştım…
Orduevi çıkışında gemi komutanı yanıma gelerek gönlümü almaya çalıştı. Abuk sabuk fıkralar anlatarak “prensip sahibi olmak iyidir” demeye getirdi. Fakat ileriki süre içinde çok acımasız davranarak bana ceza vermeye çalıştı. Sicilimi bozup en düşük puanları verdi.
Bu olaydan sonra bir daha beni bu ve benzeri yemeklere davet etmediler. Zaten sıram olmadığı halde nöbet tutuyor, gitmek istemiyordum. Çünkü orada vereceğim küçük bir taviz bütün askerlik hayatımı tamamen değiştirebilirdi. Örneğin komutan emretti diye içer gibi yapsam, bu sefer diğer amirlerim “ben de komutanım, o herifin emrini yerine getiriyorsun, benim emrime karşı mı geleceksin?” diye daha kötü durumlar meydana gelebilirdi. Eğer o gün elimi versem yarın kolumu kaptırabilir daha başka bir gün ise bu sefer vücudunu kaybedebilirdim.
Bu mesele kim bilir kaç kere yaşanmış nice pırıl pırıl vatan evladı ayyaş ve sefil komutanlar yüzünden alkol belasına tutulmuştur. İşin kötüsü bunu yapan komutanlar, kendilerinin iyi bir iş yaptığını düşünüyorlardı. Zira Kamâl Atatürk değil mi rakı sofraları ile meşhur olmuş, “elbette bir subay içki içmelidir” anlayışına sahiplerdi.
İşte Milli Savunma Bakanımız bu yaşadığım örneklerin tekrarlanmaması için çareler aramalı askerlere zorla dayatılan bu edepsizliği önlemelidir. Ayrıca alkollü içki içilmesine mani olmak için tedbirler almalıdır. Bu önemli bir görevdir. “Kimsenin ne içtiği beni ilgilendirmez” diyerek işin içinden sıyrılamaz. Hiç olmaz ise askeri gazino ve orduevlerindeki aşırı içki tüketimine bir son verilmelidir. Çünkü böyle yerlerde içeri girer girmez kesif bir alkol kokusu ve dumanı etrafı sarmakta içki içmeyen insanlar dahi bu alkol dumanından etkilenmektedirler. 
Evet içki, kötülüklerin anasıdır. Bardakta durduğu gibi de durmaz. Nice dostlu ve aile bu meret yüzünden bozulmuştur. Hiç öyle basit bir mesele değildir. Özel alanında evinde ne içerse içsin. Lakin ben nöbet tutsun, askerlik görevini yapsın diye gönderdiğim evladımın, içki servisinde kullanılmasını kendi onuruma yediremiyorum. Öyle zannederim ki bu vatanda yaşayan büyük çoğunluk böyle bir durumdan rahatsızlık duyuyordur, vesselam…