Hülyamı aceb!. Yoksa ki kâbus mu bu rüya?
Eyvah! o ne zulmetde mi kaldın Ayasofya!
 
Beş yüz sene tevhid ile inlerdi zeminin;
Hüsranla yazık arşa çıkar şimdi eninin...
 
Tevhide asırlarca makarrken ulu sinen,
Matemzede bir lahd mısın esnama bugün sen...
 
Göz yaşları matemle döker kalb-i sema ruy-i zeminler;
Hüznünle senin ruh-u feza ağlayup inler...
 
Mazi ki, senin ruhu hazinene girdi,
Satvet dolu tarih, koca kubbende belirdi.
 
Sinen ki acaiblerin esrarını saklar,
Ey harika, Fatih sana, tarih sana ağlar...
 
Hançerledi imanını kimler? Ayasofya!
Ekdarına mahzun oluyor gökde Süreyya...
 
Yırt, perde-i zulmatı; yeter, dalma sükûte;
Tehlilinin âvâzı erişsin melekûte...
 
Çek; seyf-i muallanı, çıkub âleme haykır;
Şahlanda harimindeki esnamı bütün kır...
 
Kubbende melekler yine saf saf dile gelsin,
Ey ma'bed-i nur; bir koca tarihe bedelsin...
 
Ayat-ı mefahir dolu mihrab ile kubben;
İmanlı diyarında, esaretde misin sen? ..
 
Ey Fatih-i Sani, yetiş imdada; yetiş gel!
İslâm yed'i beyzasına, minnetle uzat el...
 
Kubben gibi matemli sema, gamlı bu dünya;
Heyhat... Bu ne matem ki büründün; Ayasofya!..
Ey hiss-i bedi; tutdu semavatı eninim;
Hicranıma dağ vurma; yeter kalb-i hazinim...
                                              Mehmed Kayalar