Hükümet, şimdi aynı hataya düşmemek için hiç olmaz ise bu yazıyı dikkate alıp gerekli tedbirleri almalıdır. Evet,yıllar geçtiği halde yine aynı şeyi söylemek zorunda kalıyorum zira darbenin şakası olmaz. Ülkemizi karanlık emellerine alet etmek isteyen bu dehşetli fitne örgütlerine karşı en sert tedbirler alınmalı Menderes’in “Samet Kuşçu” hatasına düşmemelidir. Fazla merhametten maraz doğar demiş atalarımız. Bakın Veren FETÖ’nün silahlı kuvvetlerdeki yapılanması ile ilgili neler söylüyor: “17/25 Aralık sürecinden sonra Gülen ve ekibi, darbe girişimi için plan yapmaya başladı. Mahkemelerin nasıl işleyeceği vekimlerin atanacağının çalışmasını yaptılar. 20 aydır darbeyi planladılar. Mayıs’ta planlanan darbe girişimini 2 ay ertelediler. Gözaltına alınan veya tutuklananların 10 kademe daha altında Feto’cular var. Ordu, Yargı, Emniyet ve diğer kurumlarda en az atılanlar kadar FETÖ’cü var. 2005 yılında FETÖ’cüler Ordu’nun yüzde 45’ini, Emniyet’in yüzde 75’ini, Yargı’nın da yüzde 60’ını ele geçirmiş durumdaydı. Son dönemde Harp Okulları’nı neredeyse tamamını ele geçirdiler… Gülen, deşifre olan elemanlarını hemen değiştirir. Ahtapot gibi bir sistem. Gülen’le ABD’deki son konuşmamızda ‘Bu işin kontrolü yüzde 90 bizden çıktı’ dedi. Yani ABD ve CIA’nın organize ettiği bir yapı olduğunu itiraf ediyordu. Gülen, tıpkı Öcalan gibi bir sembol. İki terör örgütü liderinin talimatları nereden aldıkları ayyuka çıkmış durumda. Darbe girişimine katılan rütbeli personelin yüzde 75’i FETÖ’cüdür. Yüzde 25’inin bir bölümü FETÖ’nün TSK’daki hâkimiyeti bilip bu işe kalkışmıştır. Yüzde 25’lik dilimde şantajdan darbe girişimine katılan da var… Hükümet, darbeyi savuşturup temizliğe başlayarak 2 yıl nefes aldı. Ancak tutuklananların 10 kademe altında binlerce gizlenen eleman var… Gülen’in ABD ile temas kurmasındaki diğer kilit isim eski CHP’li siyasilerden Kasım Gülek. Bu ismin Gülen ile yakın ilişkisi herkesin malumu. Gülek’in eşinin kız kardeşi ABD ordusunda albay rütbesiyle görev yapan biriydi. Gülen, bu isimler üzerinden ABD ile ilişkiye girdi” İşte ordunun durumu ve darbecilerin hazırlıkları bu şekilde. Hükümetin de içinde bulunduğu politikacılar, yıllar süren acımasız kararlarla bütün dindar askerleri sudan bahanelerle ordudan atarak bu fena durumun meydana gelmesine yol açtılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da bu fena icraatlarda payı vardır. Şerh koymuş olsa dahi binlerce namazında niyazında olan askerin atılmasına sebep olmuş ordunun darbeci askerlerin eline geçmesine vesile olmuştur. İyi niyetli olduğunu söylemekle “böyle olmasını istememiştim” diyerek bu büyük soruna çare bulunmaz. Darbecilerin en küçük kıpırtısına dahi sert önlemler almak şarttır. Unutmayın Erbakan, Başbakanlıkta rakı içmek isteyen komutanlara haddini bildirebilseydi ne 28 Şubat ne de sonrasındaki darbeler olurdu. Gülücük dağıtarak, çoluk çocuğu yönetici koltuğuna oturtarak, meseleler çözülmüyor. Bilakis “aynı tas aynı hamam” diyen darbecilere yol veriliyor, vesselam…