Onları Hristiyan olmaya yönlendirin.Bu bir kolaylıktır.Çünkü Hristiyanlıkta namaz yok. Bari Hristiyan olsunlar ki hiç olmazsa namaz borcuyla ahirete gitmesinler! Bendeniz şok olmuştum bu sözleri duyunca. Bir misafir olarak genelde bulunduğum mahalde susmayı tercih eden biri olarak “”nasıl nasıl! “ diye hayretle sormaktan kendimi alamadım. Nasıl dedim. Şaka mı yapıyorsunuz? ! Konuşan “bilge amca” Karadenizliydi. Bir an şaka yaptığını düşündüm. Gülümsedim. Ama emin olmak için bir daha sordum. Amca özür dilerim yanlış anlamadım dimi; namaz kılmakta zorlananlar Hristiyan mı olsunlar dediniz?” Üstüne basarak ve birazda bana çıkışarak “evet!” dedi. Karadeniz şivesiyle “o da Dindur daa!” O da Allah’ın dini değil mi! Ne mahzuru var! Eğer kılamıyorsa namazını, geçsin öbür dine, en azından namaz borcu olmaz!
Kulaklarına inanamamış “Amca siz Müslüman mısınız?” Diye sormuş. “Evet” demiş ve Yanındaki camiyi yaptıran aksakallı dakonuşmaması için ikaz etmiş. Gerçekten şaka gibi bir olay lakin Ahmet Bey hoca olduğu ve uzmanlığı “fıkıh ve akaid” olduğu için “Bu söylediklerinin ne dinde ne imanda yeri var” diye karşılık vermiş. Konuşma biraz sertleşmiş ve devam etmiş. “O da dindur” dediğin şeyin kitabı kaldırılmış, inanışları tahrif olmuş, hükmü iptal olmuş bir “dindir”. Rabbimizle ilgili duyduğum en küstah ifadeleri orada sarfedilmiş. “Evlat ne yani, sen bana ‘Kuranı korumayı bilen Allah haşa İncili korumayı bilememiş mi demek istiyorsun!” Demiş. “Amca gerçekten şaşılası bir durumdasınız. Ben de size sorayım o zaman “İncili koruyacaktı da Allah, neden Kuranı gönderdi o zaman ahir zaman ümmetine?!” Diye sesini birazcık yükselterek sormuş ve dönmüş öğretmenlere seslenmiş. “Beyler sesiniz niye çıkmıyor, siz Müslüman değilmisiniz!Kusura bakmayın beyler, sofranızda oturmak bana helal değil” demiş ve orayı kibarca terk etmiş.
Daha sonra onları misafir eden Ali Katırcıoğlu, bu meseleye aklımın ermeyeceğini, bir hikmeti var ki Feto’nun konuyla ilgili özel fetvalarının olduğunu söylemeğe çalışmış. Lakin görecek görülmüş, duyacak şeyler de duyulmuştur artık. Bu nasıl bir örgüt ki kimse karşı çıkmaya dahi cesaret edememiş. İşte büyünün etkisi ve dehşeti.
Feto, asırların en büyük hipnoz hareketlerinden birisidir. Bağlılarını o hipnozdan uyandırmadıkça gittikleri yoldan vazgeçmezler. Bu yüzden Süfyaniyetin dördüncü rüknü olan bu şahsın fenalıkları anlatılmalıdır. Mankurtlaşmış beyinlerin uyanması için çok çaba göstermek gerekiyor. Bunlar hapishane ile uslanıp büyüden kurtulamazlar. Zira hastadırlar, virüslüdürler, tehlikelidirler. Bu nedenle bu ve benzeri yazılardan sıkılıp usanmamalı bilakis yazarları teşvik etmelidir, vesselam…