Zemin tam da onların istediği gibi idi ve bu Paralel Devlet Yapılanması için çok müsaitti. Zira darbeciler dini konularda pek acımasız davranıyor namaz kılan öğrencilere ağır baskılar yapıyordu. Darbeci Kenan Evren kendisini Cumhurbaşkanı olarak seçtirdiği yetmiyormuş gibi sık sık milletin huzuruna çıkıyor irtica ve din namına aklına gelen her türlü safsatayı söylemekten çekinmiyordu. Sanki anarşi ve terörü dindar insanlar çıkarmış gibi komünistlere verdiği sıkıntı kadar belki daha fazlasını dindar insanlara veriyordu. O yıllarda askeri okul öğrencisi olduğum için yediği herzeleri bugün gün gibi hatırlıyorum. Askeri okullarda dindar öğrenci kalmayacağına dair mücadele edeceğine adeta yemin etmişti. Darbe yaptıran Amerikalı amcaları demek ki öyle istiyordu. Toprağı bol olsun ona yardım eden de hatırı sayılır bir insan kitlesi vardı.

İşte fırsat bu fırsat diyerek Fetullahçı Terör Örgütü, askeri okul öğrencilerine “asla namaz kılmamaları” konusunda uyarılarda bulundular. Çünkü günde beş vakit farz olan namaz kılındığı takdirde irticacı oldukları ortaya çıkacak bu nedenle okulu bitiremeden atılarak ciddi bir borç senedi imzalatıldığı için zor duruma düşeceklerdi.
O günleri daha dün gibi hatırlıyorum. İma ile namaz adı altında uydurma bir hareketle namazı tağyir ettiler. (Tağyir dini bir emri bozma, ortadan kaldırma demektir) Dinin direği olan namazı tağyir eden fitne örgütü daha başka ne yapmaz ki? Bunlar din adına ne kadar emir ve yasak varsa hepsini akıl almaz usul ve yöntemlerle ortadan kaldırdılar.

Bu konuda dindar askerlere aman vermemekle övünen generaller Fetullahçıların dine verdikleri zarar karşısında sevinç duyuyor, tepeden baktıkları Türk halkına dini konularda vicdansızca işkence etmekten ayrı bir zevk alıyorlardı. Namaz kılarken ve dinimi yaşamaya çalışmak isterken karşılaştığım zorlukların bir kısmını anlattığım “Bahriye’de 15 Yıl” isimli kitapta dindar insanlara yapılan zorluklara bir parça olsa da değindiğim ve bunu dile getirdiğim için ferahlık duyuyorum. Yoksa bu çekilen çile ve yapılan zulümler öyle kelimelerle anlatılan cinsten değildir.

Fetullahçı yapılanmanın birinci basamağı olarak yani Fetullahçı gençler orduya alınmış sayı olarak hızla artış sağlanmıştı. Üniversiteye hazırlık kurslarına giden öğrencileri özel kurslara sokmak ve soru çalarak okullara sokmak en başarılı oldukları yöntemlerden birisi idi. Asker olmak istemeyen öğrenciler emniyet teşkilatına ve hukuk fakültelerine yönlendiriliyordu. Bu konuda dershaneler Fetullahçı yapılanmanın arka bahçesi olmuştu.

Bahriyede ise örgüt mensuplarının okul bittikten sonra savaş gemilerinde uyması gereken kurallar çoğalmıştı. Bunların başında içki içmek gibi haysiyetsiz bir davranış geliyordu. (İçki, kebair yani büyük günahlardandır) Ayrıca Fetullahçılar asla başı örtülü bir kızla evlenemezdi. Olur ki bir hata yapıp evlenmişse eşinin başını açmak zorunda kalacaktı. Bu nedenle ağlayıp sızlayan hatta ruhsal çöküntüye girip aklını kaybeden kadınlarımızı bilirim. Bu fenalık öyle basit bir şey değildir. Çocukluğundan itibaren başörtüsüne alışmış bir kızın başını açması adeta soyunup sokağa çıkmak kadar zor bir iştir. Bunu bilen bilir…