Dünyadaki insanların altıda beşi, mülklerini temsil edecek ve sermaye meydana getirecek süreçten yoksun bulunduğu için kalkınma hamlelerinde başarılı olamamaktadırlar. Evleri vardır fakat tapusu yoktur, mahsul üretir fakat hiçbir kayda geçmez. Şirketlerinin büyük bir çoğunluğunun hukuki statüsü yoktur. Toplu iğneden başlayıp nükleer reaktöre kadar her türlü teknolojik gelişmeye uyum sağlayan bu insanların ekonomik gelişme konusunda sermaye meydana getirememelerinin en önemli nedeni işte bu temsil belgelerinin eksik olmasıdır.

İnsanlığın çözmesi gereken problemlerden bir tanesi, mevcut olduğu bilinen fakat gözle görülemeyen bazı olayları kavramak ve onlara erişim sağlamaktır. Zira gerçek ve faydalı olan her şey; elle tutulur, gözle görülür değildir. Örneğin zaman gerçektir ancak saat ve takvim ile temsil edildiğinde etkin bir şekilde kullanılabilir ve yönetilebilir. İşte bunun gibi tarih boyunca insanoğlu elleri ile dokunamayacağı şeyleri aklı ile kavrayabilmek için yazı ve müzik notalarını keşfetmiştir.  

İşte Malikiyet ve Serbestiyet Devrinin en önemli göstergesi varlıkları, tapu ve benzeri araçlar ile temsil etmekle ortaya çıkmaktadır. Batılı ülkelerin zamanında yapmış olduğu mülkiyet reformları kayıtdışılığı önleyerek sermayenin faydalı hale gelmesine neden olmuştur. 

Temsil belgelerinin yani tapu ve benzeri kayıtların olmaması onları birer ölü sermaye haline getirmiştir. Bu nedenle ilk bakışta “döküntü” olarak görünen birçok maddeden sermaye ortaya çıkarmak mümkün olmamaktadır. Güçlü kurumlar meydana getirilmeden de ekonomik kalkınma gerçekleştirilememektedir.

Sahiplenme duygusu yani malikiyet, ozalit plana bakılarak inşa edilmiş veya sözlüğe bakılarak tasvir edilebilmiş bir şey değildir. Kökeni muğlaktır ve anlaşılması güç bir yönü vardır. Bununla birlikte gelişmenin anahtar kavramlarından bir tanesi olarak görülmekte Batının gelişip güçlenmesinin en önemli nedenlerinden bir tanesi olarak değerlendirilmektedir. Diğer bir tanesi ise özgürlük ve serbestlik konusudur. 

Geleceği tasvir ederken ve çeşitli kuramlar geliştirirken sahiplenme duygusunun ve demokrasinin ne kadar önemli olduğu ancak “Malikiyet ve Serbestlik Devrini ” anlamakla mümkündür. 

Elimden geldiği kadar üzerinde doktora çalışması yaptığım bu dönemin anlaşılmasına gayret sarf ettim. Bükreş, Paris ve Madrid’de devlet üniversitelerinde sunumlar yaparak anlatmaya çalıştım. Lakin bunları yeterli görmüyorum. Bu konuda çalışma yapmak, araştırmalarda bulunmak ve yukarıda anlatmaya çalıştığım konular üzerinde yoğunlaşarak yazılar yazmak bilim adamları ve iktisatçıların boynuna borçtur, vesselam…