Ülkemizde her 8-10 yıl arasında askeri darbe yaşanmaktadır. En son 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşadığımız FETÖ darbesi bu sürecin düne kadar devam ettiğinin en önemli göstergesiydi. Fakat halkımızın tankların önüne çıkarak direnmesi kesintisiz darbe sürecinin artık sona erdiğini göstermektedir.

Bu konudaki diğer güzel bir gelişme ise 9 Temmuz 2021 tarihinde yaşandı. Yargıtay, 28 Şubat davasında aralarında Çetin Doğan ve Çevik Bir’in de bulunduğu 14 eski general ve amirale verilen mahkûmiyet kararlarını onayladı.
Şimdi Yargıtay’ın kararı, yargılamayı yapan Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilecek. Mahkeme de cezası onanan sanıklar hakkında, cezanın 3 yıldan fazla olması nedeniyle yakalama kararı çıkararak rütbelerinin sökülmesini ve tutuklanarak cezaevine konulmasını sağlayacak.

Fakat burası Türkiye. Darbeci generaller daima korunup kollanmıştır. Örnek olarak 12 Eylül 1980 darbesinin mimarı Kenan Evren, müebbet hapis cezası aldığı halde mahkemelerin görevlerini savsaklayarak ağırdan alması nedeniyle eceli ile ölmüş ve bir gün dahi hapse girmeden işlediği suçlar yanına kar olarak kalmıştır. İşin kötüsü müebbet hapis cezası bulunduğu halde Emekli Cumhurbaşkanı olarak kendisine tören yapılmıştır.
Evren gibi işlediği büyük suçlara rağmen ödüllendirilen general ve amiraller oldukça kesintisiz darbe sürecini önlemek mümkün değildir. Eğer gerçekten askeri darbelere bir son verilmesi gerekiyorsa buna cüret edenler aynı Talat Aydemir gibi yağlı urganla idam edilmelidir.

Maalesef idam cezası kalktığı için darbeciler paçayı kurtarabiliyorlar. Hiç olmaz ise yargılama süreci gereksiz yere uzatılmayarak cezalar infaz edilebilirse ülkemizi en az 20 yıl geri bırakan askeri darbelerden sonsuza kadar kurtulabiliriz. Bu sayede generaller darbeleri akıllarına ve hayallerine getiremeyecek halkın seçtiği yöneticilere itaat ederek bu çağdışı uygulamadan korku yoluyla olsa da vazgeçeceklerdir.
Kesintisiz darbe sürecinin önlenebilmesi için ikinci önemli husus ise askeri okul öğrencilerinin Meclis kürsüsünden söylenen; “ihtimaldir ki bazı kelleler kesilecektir” benzeri sözlerin etkisinden kurtulması gerekmektedir. Anayasaya bağlılık, hürriyet, din ve vicdan özgürlüğüne saygılı olmak gibi bütün gelişmiş medeniyetlerde bulunan değerler, bütün eğitim kurumlarında ve özellikle de askeri okullarda öncelikli dersler olarak okutulmalıdır.

Aksi takdirde; siyasetçilerin zaaflarını istismar eden başta ABD olmak üzere Batılı güçler her türlü fırsatı değerlendirerek tekrar askeri darbe yapmaktan çekinmeyeceklerdir. Cezalar ibretlik olmalıdır ki caydırıcı olsun. İşte Kenan Evren’e yapılan muameleyi gören her general ”benim Evren’den neyim eksik, ben de darbe yapacağım ve kısa yoldan Cumhurbaşkanı olarak törenlerle gömüleceğim” diye düşünebilecektir. Bu nedenle yargı ve infaz görevlilerine büyük bir iş düşmektedir.
15 Temmuz ve diğer askeri darbelerin azmettiricisi daima ABD olmuştur. Nitekim askeri darbenin elebaşı Fetullah Gülen hala ABD’deki köşkünde krallara layık bir şekilde ağırlanmaktadır.

Parasını ödediğimiz hatta önemli bir kısmını ürettiğimiz F 35 uçaklarının verilmemesi, Suriye ve Irak’da PKK terör örgütünün açıkça desteklenmesi, Halk Bankası üzerinden ekonomik kriz üretilmesi, Ege Denizinde Yunanistan’a askeri destek verilmesi ve açıkça düşman devletlere uygulanan yaptırımların ülkemize uygulanması gibi daha nice olay Türkiye için en büyük tehdidin ABD’den geldiğinin açık birer delilidir. Aklı başında hiçbir yönetici ABD gibi haydut bir ülkeye güvenmez.