“Sen bana insan kanı içiyordun dedin. Bir insana yapılabilecek en ağır hakareti yaptın, ben kızmadım. Sana ne oluyor şimdi?” diye çok sert bir üslup ve bakışla dakikalarca mühendis beye bakar. Sonra konuşur:
“Baby (çocuk), benim ülkem kuş cennetidir. Ben halkımla hep iç içe yaşadım. Beni ziyarete gelenler bana kuş eti veya kuşu canlı getirirlerdi. Kabul ettiğim tek hediye buydu. Ben o kuşların bile kanını içmedim” der.
Aniden yumuşak bir üslupla şu hususları anlatır:
“Ben gelmeden önce Uganda’da Müslümanlar köle ve hizmetçi idi. Resmi iş alamazlardı. Ben bunların resmi işlerdeki oranını yüzde 80’e çıkarttım. İngilizler ve Batı dünyası bunu asla kabullenemedi. Daima masa başından aleyhte haberler üretti. Bilin ki benim ülkemden çıkan her haber; önce Londra’ya gider, orada şekillenir ve oradan size gelirdi. Sizinle ilgili haberler de önce İsrail’e, oradan İsviçre’ye gider; orada istenen şekle konur, sonra bize gelirdi… Ve bu, halen öyledir”.
“Hadi bir Türk kahvesi daha…” diyerek susar. Bunun üzerine bizim Türkler, İdi Amin’den özür dilemek zorunda kalırlar.
Benzer bir olayı ben de Senegal Dakar’da yaşamıştım. Gemimize gelen siyah tenli Afrikalılarla sohbet ediyorduk. Müslüman olduklarını söyleyince İslam’ın güzelliklerinden bahsetmeye başlamıştım. Tam o esnada zenci mühendis “İyi de siz binlerce Ermeniyi öldürdünüz” deyince bunun doğru olmadığını anlatmaya çalıştım. Savaş esnasında Rus cephesinde Osmanlı askerlerine cephe arkasından saldıran Ermeni çeteciler yüzünden sürgün emri verildiğini, fakat göç esnasında bazı trajediler yaşandığını anlatmaya çalıştım.
Ne kadar ikna ettiğimi bilmiyorum. Fakat Senegal’li Müslümanları ne derece aldattıklarını çok iyi müşahede ettim. Alaycı konuşmaları karşısında ciddi cevap verince mecburen susmak zorunda kaldılar. Fakat Müslümanların nasıl aldatıldıklarını gözlerimle de görmüş oldum.
İşte neredeyse 90 yıldan beri böylesine kirletilmiş bir bilgi ağından beslenerek aldatıldık. Batılılar resmen bizi keklediler. Ne yazık ki, birisi itiraz ettiğinde derhal; “gerici, yobaz” yaftası ile susturulduk. Şükür olsun ki artık en yüksek ses tonu ile Cumhurbaşkanımız “Van minut” diyerek ve kendi yüzlerine karşı “Dünya beşten büyüktür” gerçeğini haykırarak cevap vermeye başladı.
Şimdi Batılılar ne kadar kudururlarsa kudursunlar artık bizi eskiden olduğu gibi aldatamayacaklardır. Bu kadar keklendikten sonra hala Batılı emperyalistlerin yalanlarına kanan varsa; o kişinin kendi sorunudur. Ahmaklığına ve aptallığına yansın, vesselam…