Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat isimli kitabında 20. Mektup’ta insanlara verilen en güzel nimetlerden bir tanesinin Muhabbetullah yani Allah sevgisi olduğunu ifade etmektedir. Gerçektende bu mektubu okuyunca bunun ne kadar büyük bir nimet olduğunu ve ruhumuza mutluluk verdiğini görebiliriz. İşte bu mektuptan hissettiğim duygular aşağıya serilmiş olup dileyen okuyup istifade edebilir: Şu hususu kesin olarak bilmek gerekir ki yaratılışın en yüksek gayesi Allah’ı bilmek, tanımak ve sevmektir. Bu sayede insan, beşeriyetin en yüksek makamına çıkar. İnsanların en parlak saadeti ve en tatlı nimeti Allah sevgisidir. İnsan ruhunun en sevinçli ve mutlu hali; işte bu sevgi sayesinde hissedilir. Allah’ı tanıyan ve seven, sonsuz derecede saadete, nimete, nurlara mazhar olur. Allah’ı tanımayan ve O’na iman etmeyen insan ise çok acı bir elem ve üzüntüye boğulur. Maddi ve manevi her türlü sıkıntı içine düşer. Bu perişan ve fâni dünyada, insan Allah’ı tanımazsa, malikini bulmazsa zavallı bir mahluk olur. Halbuki Allah’ı tanısa O’na iman etse o vakit; rahmetine iltica eder, kudretine dayanır ve bütün korkulardan kurtulur. Bu dünya çok güzel manzaralarla dolu bir bahçeye döner. Aynı zamanda çok önemli bir kazanç kapısına döner. O kazanç ise hadisi şerifte geçtiği gibi şudur: Dünyanın bin sene mes’udâne hayatı, bir saat hayatına mukàbil gelmeyen Cennet hayatının; ve o Cennet hayatının dahi bin senesi, bir saatlik görüntüsüne karşılık gelmeyen Allah’ın rahmetini, rızasını kazanmaktır. Evet; Allah’tan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur. O birdir; Onun hiçbir şeriki ortağı yoktur. Mülk Ona ait, hamd Ona mahsustur. Hayatı veren de O’dur, ölümü veren de O’dur. O, kendisine asla ölüm ârız olmayan Hayat sahibidir. Bütün hayır O’nun elindedir. O her şeye hakkıyla kàdirdir. Her şeyin ve herkesin dönüşü de O’nadır. Sınırsız ihtiyaçlara ve sayısız düşmanların hücumuna uğrayan insan ruhu “lailahe illallah” yani “Allah’tan başka ibadete lâyık hiçbir ilâh yoktur dediğinde öyle bir dayanak bulur ki; bütün ihtiyaçlarını temin edecek bir rahmet hazinesinin kapısı açılır. İnsan ruhu yalnızlıktan ve hüzünden kurtulur sonsuz bir feraha ve daimî bir sürura kavuşur. Allah birdir diyen insan; başka şeylere müracaat edip yorulmaz. Onlara zillet gösterip minnetini çekmez. Her şeyin anahtarı O’nun yanında, her şeyin dizgini O’nun elindedir. Her şey O’nun emriyle halledilir. Allah’ı bulan her talebine kavuşur hadsiz minnetlerden, korkulardan kurtulur. Allah’ın ulûhiyetinde ortağı yoktur. Allah bir olur, başka olmaz. Öyle de, terbiye ediciliğinde ve icraatlarında da ortaklara ihtiyacı yoktur. O’nun emir ve iradesi dışında yaprak kımıldamaz. Doğrudan doğruya imanı taşıyan her insan el açıp O’na müracaat edebilir. Ortağı ve yardımcısı olmadığından, kimse dua eden kişiye engel olamaz. İmanı elde eden her insan Allah’ın huzuruna girip ihtiyaçlarını arz edebilir. Ve rahmetini bulup kudretine dayanarak sonsuz bir sürur elde edebilir. Mülk, yani bütün dünya ve kainat Allah’ındır. İnsanlar hem O’nun mülküdür, hem de O’nun mülkünde çalışırlar. O halde ey insan! Sen kendini, kendine malik sayma.