Türkiye, daha önce olduğu gibi yine askeri harekâtları önceden açıklayarak “bir gece ansızın gelebiliriz” şeklinde icra etmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan; ABD askerleri ile çatışma riskini bertaraf etmek maksadı ile harekâtın gerekçelerini göstererek açık bir tavır ortaya koymaktadır. Bunun en önemli nedeni; uluslararası ve bölgesel aktörlere karşı ön almaktır. Zira ABD’ye karşı “biz sizin sözünüze güvenerek 6 aydan daha fazla bir süre bekledik” deme hakkımız vardır. Bu sayede Amerikan askerleri ile karşı karşıya gelmek istemediğimizi ifade etmiş oluyoruz. Eğer ABD askerleri direnmeye kalkışır ise dünya üzerindeki hegemonyasını kaybetme riski ile karşı karşıya kalacaktır. Askeri mantıkla düşünüldüğü takdirde dünya hâkimiyetini PKK/YPG için riske atmaması beklenebilir. Unutulmaması gerekir ki Fırat’ın doğusuna düzenlenecek bu harekât; ABD’nin “terör örgütü PYD’yi desteklemesi ve Türkiye’ye karşı olası bir harekatı önlemek maksadı ile yapılmaktadır. Yani çatışmayı ABD tetiklemiştir. Sorumluluğunu da kendisi yüklenmiş olacaktır. Çünkü; Türkiye, PKK/ PYD’nin ABD tarafından himaye edilmesini asla kabul edemez. Güneydoğu’da binlerce askeri ve sivil kayıp verdiğimiz PKK’ya karşı harekat ülkemizin geleceği ile ilgilidir. Gözümüzün önünde saldırıya hazırlanan bir terör örgütüne karşı eli kolu bağlı bir şekilde beklemenin mantığı olamaz. Rusya’nın Fırat’ın doğusuna düzenlenecek harekâta bakışı henüz netleşmemiştir. Onların asıl beklentisi; Türkiye ile ABD’nin karşı karşıya kalması- dır. Fakat PKK, aynı zamanda Rusya’nın desteklediği rejim içinde bir tehdittir. Bununla birlikte Rusya ile ilişkiler yeni bir aşamaya gelecektir. Muhtemelen Türkiye’nin bölgede güçlenmesinden hoşlanmayacak fakat itiraz da edemeyecektir. Rabbim kahraman askerlerimizi ve Özgür Suriye Ordusu unsurlarını muzaffer eylesin. En az kayıpla yeni bir zafer kazanması için beş vakit namazımda dua ediyorum, vesselam…