FETÖ’nun yaptığı kumpas sonucunda bir müddet hapse girmek zorunda kalan bazı askerler ise bizim gibi emekli edilmeyip açığa alındığı için tazminatlarını alarak en azından maddi mağduriyetlerini büyük ölçüde gidermiş oldular. Elbette ABD’ye köpeklik yapan FETÖ ve darbeci faşistlerin yaptıkları fenalıklar bu saydığımız suçlarla sınırlı değildir. Fakat konumuzu çok fazla dağıtmadan yapılan hukuksuzluğun altını çizmek adına sınırlı tutmak zorunda olduğumuzu belirtmek isterim.

Sonuçta 28 Şubat 1997’den bu güne kadar 23 yıl geçti. 12 Eylül 1980 darbesinde de benzer şekilde mağdur edilen binlerce asker vardır. Bütün bu insanlara tek kuruş tazminat ödenmemiştir. Belli ki hükümet hepimizin ölmesini beklemektedir. Zaten tamamımız yaşlandık ve aramızdan yüzlerce arkadaşımız da haklarını alamadan vefat etmiş oldular.

Peki, sormak istiyorum; binlerce askerin haklarını gasp etmek suretiyle tazminatlarını ödemeden hukuksuzluk yapanlar işlemiş oldukları bu suçların cezasını görmeyecekler mi?

Cevabı basittir. Bu dünyada göremeseler bile “yaptığı işten zerre miktar dahi yanına kar kalmayacak” ruz-i mahşerde bunun cezasını; sonsuz bir bedelle ödeyeceklerdir. Eğer akılları var ise bu çirkin duruma bir an önce son verip aileleri ile birlikte milyonlarca insanı ilgilendiren tazminatları ve emeklilik haklarını öderler. Benden söylemesi. Gerekli çalışmaları yapıp yapmamalarını kendi canları bilir!

Bu vesile ile darbelerin babası sayılan 27 Mayıs mağdurlarına dönmek istiyorum. Bir gecede alınan kararla ordudan tasfiye edilen yüzlerce general ve subay; Emekli İnkılap Subaylar Derneği, kısaca “EMİNSU” olarak bir dernek kurmuş ve çıkarılan 4 ayrı yasa ile haklarının tamamını almışlardır.

Bu kararların alınmasında yine tabelasında Ak Parti gibi “Adalet” ismi buluna Adalet, Milli Selamet ve Milliyetçi Hareket Partileri (Milliyetçi Cephe Hükümetleri) kanunların çıkmasını sağlayarak; yapılan haksızlığı hiç olmaz ise kendilerine bakan yönü ile temizlemiş oldular.

Gerçi işin ucunda general olunca işler değişmektedir. Kimse paşaların hakları söz konusu olunca geri çekilmemektedir. Nitekim 3-22 Ağustos 1960 tarihleri arasında emekliye sevk edilen general ve amirallerin durumu farklı olmuştur.

Haklarını tamamı ile alan general ve amirallerin sayısı tam olarak şu şekildedir: “Kara Kuvvetleri 5 orgeneral, 123 korgeneral, 54 tümgeneral, Deniz Kuvvetlerinden 1 oramiral, 2 koramiral, 3 tümamiral, 9 tuğamiral, Hava Kuvvetlerinden 4 korgeneral, 7 tümgeneral, 14 tuğgeneral, Jandarma Genel Komutanlığından 5 tuğgeneral’dir.

Emekliye ayrılan bu general ve subayların temel amacı orduya geri dönmek idi. Biz de geri dönmek istedik. Lakin geri dönmeyi bir tarafa bırakın “bir kuruş” tazminat dahi alamadık.

EMİNSU Derneği varlığını 12 Eylül 1980’e kadar sürdürmüştür. Fakat bizim kurduğumuz dernekler ve sivil toplum örgütleri hala hak talepleri için çalışmaya devam etmektedir. Ne yazık ki işin içinde general olmayınca bu kuruluşlar kolayca susturulmaktadır.

“İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır” atasözü gereğince biraz da kendimizle ilgili öz eleştiri yapalım. “Bu hukuksuz durumu yeterince kamuoyuna aktarabildik mi?” diye bir soru soralım. Ne yazık ki cevabı olumsuzdur. Zira kamuoyunda “mağdur askerler haklarını aldı” propagandası yapılmaktadır.

Yüksek Askeri Şura mağdurları, kendileri gibi zorunlu emekli edilen “kararname mağduru askerler” zırnık dahi alamamışken hiç olmaz ise emeklilik haklarını kazanabildiği için yeterince seslerini yükseltememişlerdir. Kararname mağduru askerlerin çoğu da astsubay olduğu için ve bunlarda daima üvey çocuk muamelesi gördüğü için gerekli çalışmalar hükümet tarafından sümenaltı edilmektedir.

Eğer mesele içinde general olsaydı hiç şüpheniz olmasın derhal kanun üstüne kanun çıkarılır yapılan hukuksuzluklar EMİNSU’larda olduğu gibi derhal düzeltilirdi. Fakat umursamazlık, empati yapmama ve haksızlıklara karşı suskun kalmak ortak sorunumuzdur, vesselam…