Bir kere devletimiz bunu yaparken yani milyarlarca lirayı halkımızın konut ihtiyacı için sübvanse ederken “niçin haramzade bankaları zengin ediyor” sorusu üzerinde durmak istiyorum. Hadi diyelim ki kamu bankaları bu faiz batağına batmış durumda; iyi de faizsiz çalışma mecburiyetinde olan finans kurumlarını hangi akılla bu çirkin faiz sömürü çarkının içine çekmeye çalışıyor? Yanlış olsa da kamuoyunu bilgilendirirken sanki finans kurumları faiz veriyormuş gibi reklam yapılır mı? Bu ne büyük saygısızlık ve küstahlıktır. Ne kadar vicdansızca aldatma ve karalama kampanyasıdır.
Yeri gelmişken “günümüzde faizsiz ekonomi olur mu?” sorusuna da cevap vereyim. Evet bal gibi olur. Bugün zaten dünya ekonomisinin önemli bir bölümü faizsiz işlemler ile gerçekleştiriliyor. Lakin Siyonist ve kapitalist yağmacılar; bu durumdan fevkalade rahatsızdır. Anlatmaya çalıştığım gibi insanları aldatarak insanları faiz bataklığında boğuyorlar. İşte “sen çalış ben yiyeyim” mantığını burada çok rahat görebilirsiniz.
Bir ekonomi hocamız “faizsiz ekonomi olur mu?” diye hem benim gibilere hem de İslam dinine saldırgan bir tutum içinde bulunuyordu. Halbuki, diğer konularda İslam dinine karşı çok güzel değerlendirmelerde bulunurdu.
Bir gün finans kurumlarının yöneticilerinden değerli bir akademisyeni seminer vermek üzere davet etti. Seminer esnasında çok ciddi ve detaylı sorular soruldu. Konuşmacı, bütün sorulara ikna edici bir şekilde cevap vererek “faizsiz ekonomi olur” sorusunu çok güzel bir şekilde izah etti. Bu seminerden sonra ise o ekonomi hocamız kendi önyargılarını itiraf ederek faizsiz ekonominin pek ala mümkün olabileceğini bütün dinleyicilere kibirsizce anlattı. İşte ilim adamı böyle olur. Bilmediğini öğrendiğinde üzülmez bilakis sevinç duyar.
Faizin ne büyük bir bela ve ticaret hayatını felce uğratan acımasız bir sömürü çarkı olduğunu çok değerli İslam alimleri hem tefsir kitaplarında hem de fıkıh eserlerinde çok güzel bir şekilde anlatmaktadırlar. Bunu öğrenmemek çok büyük bir ayıptır. Evet faiz ve Kuran’daki karşılığı ile “riba”;  İslâm’a mutlak zararı olan büyük ve yaygın bir hastalıktır.
Çünkü ribâ atâlet verir, insanın çalışma şevkini kırar. Faizin kapıları, hem de onun modern kapları olan bankalar, insanlığın düşmüş olduğu sefaletin en önemli sebebidir. Gelir dağılımını bozarak zenginleri daha zengin ve fakirleri de daha fakir eder.
Ülkemizde yıllarca süren faiz sömürüsü sayesinde Batı ülkelerin oyuncağı haline geldiğimizi 70 sente muhtaç günleri yaşadığımızı benim yaşımdakiler çok iyi bilir. Üç kuruş kredi vermek için başbakanlarımızın gavurların önünde nasıl ezilip büzüldüğünü yaşayarak bu günlere geldik.
Hükümet israfı ve savurganlığı belirli bir ölçüde önleyerek faizi çok düşük seviyelere getirebildi. Fakat ne yazık ki ABD’nin döviz spekülasyonları sonucunda yeniden dünyanın faiz bataklığı içindeki ülkelerinden biri haline geldik.
Bunu önlemek için faizsiz konut kampanyalarına öncelik vermek gerekiyor. Bu ise yaygın ve eskiden beri uygulanan yöntemdir. Bunun güzel örnekleri dünya üzerinde de vardır. Hem insanları konut sahibi yapmak mümkün hem de faiz belasına girmeden bazı özel şirketlerin yaptığı gibi kampanyalar yapmak hiç de zor değildir. Yeter ki dini hassasiyetlerimizi korumayı bilelim.