Türkiye’de bu sene saat ileri-geri alma uygulamasına son verildi. Çok da iyi oldu. Zira sabah kalkıp işine okuluna giden vatandaşlarımız ezan sesini işitmeye başladı. Birçok insan özellikle gençler de sabah namazına başladı. İslâmın beş şartından en önemlisi olan namaz, bazı cahil insanın zannettiği gibi Cuma günü kılınması zorunlu olan bir ibadet değildir. İslam’da her gün 5 defa Allah’ın huzuruna çıkma emri vardır. Kuran’da 88 Ayet namazın kılınması ile doğrudan alakalıdır. Yüzden fazla ayette ise dolaylı yoldan namaz kılınması gerektiği ifade edilmektedir. Hal böyle olduğu halde ne yazık ki insanlarımızın büyük bir çoğunluğu namaz kılmıyor. Diğer Müslüman ülkelerde ve özellikle Arap ülkelerinde farz namazları kılma oranı çok yüksektir. Buna mukabil dindar olmanın neredeyse suç sayıldığı ülkemizde namaz kılmamak için öylesine yoğun baskı uygulanmıştır ki sonuç gerçekten de yüz kızartıcıdır. Askeri okullarda irtica yaftasını yapıştırmak için namaz kılan öğrenciler fişlenir ve bu nedenle binlercesi okuldan atılırdı. Bunu bizzat yaşamış birisi olarak ne söylesem az çeker. İyisi mi hiç bu konuya girmeyip kaldığımız yerden devam edelim. Sahih hadis kaynaklarında namaz sıklıkla zikredilir. Birisi Peygamber Efendimiz’e (asm) gelerek dinin başı nedir diye sorması üzerine, Resul-u Ekrem (asm) “ esselatu imadüddin - Namaz dinin direğidir.” Demiştir. Ehlisünnet mezhebinde namaz, farz-ı ayn olarak yani her inanan insanın yapmakla zorunlu olduğu bir ibadettir. Cenaze namazı gibi bir kısım insanın yapması ile zorunluluktan çıkan (farz-ı kifaye) değildir. Her ne kadar Alevi mezhebinden bir kısım insanlar “Hazreti Ali bizim yerimize namaz kıldı” diyerek bu İslam’ın en önemli ibadetinden kaçmak için bahane bulmaya çalışsa da bunun kendini aldatmaktan öte hiçbir anlamı yoktur. Geçenlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, “kimseye namaz kılması hakkında baskı yapılmaz” diye bir söz söyledi. Maalesef çok büyük bir yanlış yaptı. Erdoğan’ı dinleyenler zannedecek ki Türkiye’de namaz kılmayanlara baskı yapılıyor. Durumun tam tersine olduğunu herkes biliyor lakin Erdoğan bilemiyor. Bu işte bir tuhaflık var. Bu sözü söyleyen zatlar kendisini sigaya çekip düşünmelidir. Zira bu ve benzeri konuşmalar ülkemizde namaz kılma oranının düşük olmasının en ciddi nedenlerden bir tanesidir. Yahu nerede görülmüş namaz kılmayana baskı? Erdoğan bunu nasıl bilmez? Bunu hangi danışmanı söylemiş ise onun ağzına biber sürmeli birkaç gün hiç konuşmaması için talimat vermelidir. Çünkü halktan uzaklaştığının ve koptuğunun en açık göstergesidir. Masa başında halkın sorunları anlaşılmaz. İşte şekilde görüldüğü gibi ülkemizde “namaz kılmama sorunu” olduğunu bilemiyorlar. Kime şirin görünmeye çalışıyorlar anlamıyorum ki. Feto denilen zındığın vurduğu en büyük darbe namaz kılanları engellemesi, tesettürü kaldırması ve içki içilmesini teşvik etmesidir. İşte bunun sonucunda kalkıp darbe yapabilecek kadar alçaklaşabildiler. CHP milletvekili Mustafa Balbay meclis kürsüsünden “Çocukları karanlıktan çıkarın” derken kastettiği “karanlık” işte bu namaza karşı gelen zihin yapısıdır. İzmir Barosu’nun açıklamasında yer verdiği “zifiri karanlık” namaz kılmamak için her türlü bahane üreten zavallıların bir göstergesidir. Bu muhalif zümrenin itirazlarına aldanarak sabah ezanı okunduğunda insanların, özellikle de istikbalimize yön verecek olan gençlerin uyanık olmasından derin kaygı duyduklarını bilmiyorlar. Ezan ve sala darbecilerin amaçlarına ulaşmada karşılarındaki en büyük engel olmuştur. Bu nida, sadece uykularını değil, huzurlarını da kaçırmış besbelli. 40 yıldır, gençler sabah ezanını duyamadan büyüdüler yine aynısını istiyorlar. Bütün mevcudat sabah ezanıyla yeni güne başlarken, bizim gençlerimiz ileri saat uygulaması ile uyutuluyorlardı. Bu gerzekler; ilerlemenin, gelişmenin ileri saat uygulaması ile olacağını zannedecek kadar geri zekâlı olduklarını utanmadan söyleyebiliyorlar. Artık çocuklarımız, sabah ezanının “saba” makamıyla okunduğunu, “Essalatu hayrun minen nevm” kutlu çağrısıyla “Namazın uykudan daha hayırlı” olduğunu öğrenmeye başladı. Namazsız birçok insan artık sabah namazını kılarak evden çıkıyor ve içlerinin huzur ile dolduğunu söylüyor.