Bu hayasızca uygulama ile eşleri başörtülü olan 10 bine yakın asker tasfiye edildi. 27 Mayıs 1960 Darbesinde 6000 subay atılmıştı. Fakat 28 Şubatçılar daha acımasızdı. Askeri okullarda başlayıp sonuçta istifaya zorlanarak türlü türlü tasfiye şekilleri icat edilmişti. Bu fenalıkları her hükümet döneminde özellikle de Demirel’in Cumhurbaşkanı ve Erbakan’ın Başbakan olduğu dönemde yaptılar. “Devleti biz askerler yönetiyor” mesajı veriyorlardı. Hatta 28 Şubat 1997 kararları ile Erbakan’ı istifaya zorladılar. Sonuçta 28 Şubat 1997 Post Modern darbesi başarıya ulaşmış askerler yönetimi ele geçirmişti. Başbakan istifa etmiş iktidardaki parti Refah Partisi, kapatılmıştı. Yargı mensupları sıra ile ve toplu olarak Genel Kurmay Başkanlığında brifinge çağrılıyor ülkenin her yerinde darbeci terör estiriliyordu. Bu dönemde kamu ve özel bankalar o günkü ifade ile hortumlanarak yüzlerce haramzade milyarder türedi. Medya kuruluşları, TÜSİAD ve bazı sendikalar da bu kirli ortaklığa dahil oldular. Ne yazık ki bu banka hortumcularının çoğu FETO örgütü sayesinde yargıda aklandılar ve haklarında hala ciddi bir soruşturma yapılmadı. İyi ki o dehşetli mahşer günü var. Ne yazık ki bu “Yağma Hasan’ın Böreği” diyerek devleti soyup soğana çevirenler; hesaba çekilmeden öldüklerinde yaptıkları yanlarına kar kalmayacak. İşte bu zulme mani olmak ve haklarını alabilmek için mağdurlar çeşitli dernek ve sivil toplum kuruluşu yardımı ile mücadele ettiler. Ak Parti yöneticileri yapılan zulme karşı mağdurların yanında olduğunu her zaman açıkladı. En sonunda 2010 Anayasa değişikliği ve 6191 sayılı kanun ile YAŞ mağdurlarına bazı haklarını iade etti. Bu gelişmeler mağdur aileleri tarafından sevinçle karşılandı ve resen emekli diğer mağdurlar içinde umut ışığı oldu. Fakat vaat edilen mağduriyetlerin giderilmesi sözü ne yazık ki bir türlü hayata geçirilemedi. 15 Temmuz 2016 darbesi ile tamamen rafa kaldırıldı. İşte seçimler gelince vaat edilenler yeniden gündeme geliyor ve siyasetçiler 28 Şubat darbecilerin yaptıkları zulümleri giderme sözü veriyor. İşte bu amaçla Ombudsmanlık da bir tavsiye kararı alarak hükümetin önünü açmış durumdadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, vakit geçirmeden yasal düzenlemeleri yaparak 28 Şubat döneminde mağdur edilen binlerce kişinin haklarını iade etmelidir. Seçim vaatlerini daima yerine getirmiştir ve bunu da yerine getireceğinden şüphe duymuyorum. Fakat özellikle bürokrasiye söz dinletmek ve yasal düzenlemeler yapmak Türkiye’de zor bir iştir. Çünkü bazı bürokratlar halka hizmet için değil; halkın ensesinde boza pişirmek için görev yaptığını zannetmektedir. Kamu Başdenetçisi Sayın Şeref Malkoç beye yaptığı çalışmalardan dolayı teşekkür eder diğer çalışmalarında da başarılar dilerim. Bu vesile ile Milli Savunma Bakanlığının koordinatörlüğünde kamu kuruluşlarının bir araya gelerek bir an önce yasal düzenlemeleri yapmalarını bekliyoruz. Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu ile Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğünün önceki kamu görevlileri gibi önlerine gelen tasarıları sümenaltı yapmayıp bu çok ciddi sorunu aşmak için gerekli adımları atacağından şüphem yoktur. Fakat geçen 22 yıl bir çok mağdur kişinin ahirete göç etmesine sebep olmuştur. Mizan da elbette bunların hesabı görülecektir. Lakin şimdiden harekete geçip kısa zamanda gerekli yasal düzenlemeleri yapmak vicdani bir borçtur. On yıllarca süren adalet, adalet değildir, vesselam…