Şu paralı (dövizli) askerlik konusuna da açıklık getirmek lâzım. Sanki çok büyük bir adaletsizlik yapılıyormuş havası estiriliyor. Yahu bu adamlar hem hatırı sayılır bir para veriyorlar 18000 lira az para mı? Adam çalışarak hem vergi veriyor hem de üretime katkı sağlıyor. Sen kalkıp en verimli çağında askere alıp işinden gücünden ediyorsun bir de verdiği paraya itiraz ediyorsun…

Sayısı 300 bine yaklaşan subay, astsubay ve uzman erbaşlar ki, hâlihazırda profesyonel askerdir, bunların statüsünde herhangi bir değişiklik olması beklenmemektedir. Ayrıca deniz ve hava kuvvetlerinin büyük bir bölümü zaten profesyonel kadrolarca donatılmıştır. Bu kuvvetlerde de büyük bir farklılık olmayacaktır.

Nihayet Jandarma ve Sahil Güvenlik teşkilatının İçişlerine tamamen bağlanarak ayrı bir sisteme geçmesi sağlandı. Bunun için o kadar çok yazı yazılıp dil döküldü ki. Neyse zararın neresinden dönülse kardır.  Ordunun asli vazifesini yapması bakımından faydalı olacak modern askerlik sistemi ağır da olsa hayata geçiriliyor.

Profesyonel kadrolar sayesinde Silâhlı Kuvvetlerin sayısı azalacak, hareket kabiliyeti büyük ölçüde artacak, vuruş gücü de buna paralel olarak yükselecektir. Zaten dünyanın en gelişmiş orduları bu sisteme yıllar önce geçmiştir.

Ciddi bir örnek olması açısından dikkate alınması gereken “Körfez savaşlarına” bir göz atalım. ABD’nin Irak harekâtı esnasında kullandığı asker sayısı 150 bin civarındadır. Bu sayıdaki bir ordu ile mükellef askerler ile donatılmış 1 milyondan fazla Irak kuvveti darmadağın edilmiştir. Zira teknolojide meydana gelen yenilikler askerlik sistemini kökten değiştirmiştir. Modern ordular daha az kayıpla daha etkili bir şekilde savaşma imkânı bulmuştur.

Komutanlarımız eskiden darbe yapmaktan, siyasete, yargıya karışmaktan dolayı çağın gereklerine uygun bir ordunun hazırlanmasına zaman bulamamış fakat artık haddini bilen siyasetten uzak tutulmaya çalışan bir ordumuz var. Bunu faşist generaller sayesinde değil canları ile tankların önüne çıkan vatansever halkımız sayesinde başarabildik. O halde geri kafalı generalleri değil askerlik konusunda uzman olanları ve dünyada meydana gelen gelişmeleri dikkate almamız gerekiyor.

Hayatında ilk defa silâh alan gençleri mevcut askerlik sisteminin gereği olarak teröristlerin karşısına çıkaran vicdansız komutanların yaptığı yanlışlıklar artık düzelmeye başladı. PKK ile mücadelede uzman asker ve profesyonel kadrolar işbaşında. Bu nedenle kayıplar büyük oranda azaldı. Fakat sadece komando ve sınır birliklerini uzman erbaşlardan donatmak sorunun çözümü için yeterli bir çare değildir.

Bir de şu “Mehmetçik” meselesi var. Sanki profesyonel askerler yurt dışından gelecek gibi bir hava estiriliyor. Ne yani bunlar “Hristofyas” mı? Onlar da bu memleketin insanı, Mehmetçik değil mi?

Mehmetçik ismini kullanarak hamasi söylemler yapan kişilere hiç yakıştıramıyorum. Darbeye karışmış askerleri müdafaa ederek yargıya karışmak, siyasetle içli dışlı olmak yerine kendi işine bakması gerekmez mi? Asker;“Nasıl güçlü ve modern bir ordu meydana getirebilirim?” sorusuna cevap aramalı, darbecilik ve siyaset gibi üzerine vazife olmayan işlere karışmamalıdır.

Emekli olup gidecek general ve subayların şu soruyu kendisine sorması lâzım: Ben yıllardır bu orduda görev yapıyorum. Bu devlet bana en önemli görev ve yetkileri verdi. Peki, ben ne yaptım. Orduyu çağın gerekleri ile donatabildim mi? Askerleri siyasetin dışına çıkarıp aslî görevlerini yapmaya çalıştım mı?

İnşallah yeni dönemde askerler bunları düşünür ve gerekli tedbirleri alır. Yoksa 2016 yılını geride bırakırken hâlâ köhnemiş yönetim anlayışı ve modernleşememiş bir ordu ile küreselleşen dünyada ayıplı yerimizi korumaya devam edeceğiz.

Hükümet üyelerine ve askerlerimize, çağın gereklerine uygun modern sistemleri anlaması ve uygulaması için Rabbimden akıl ve izan vermesini niyaz ediyorum.