Bu nedenle gazeteci, akademisyen ve tarihçilerden bunların içyüzünü açıklayan çalışmaları beklemek hayaldir. Bunu ancak vatanını seven ve işsiz kalma korkusu taşımayan cesur insanlar yapabilir.

Sabetay Tarikatının 2021 Türkiye’sinde hala gizliliğini sürdürebilmesi izahı zor gibi görünse de bana göre çok basit izahı vardır. Fakat şimdilik söylemeyeceğim. Zira şu ana kadar yazılan kitaplardan ve yapılan çalışmalardan şu hususu gayet iyi bir şekilde anlayabiliyoruz: Gizliliği en çok isteyen Sabetay Tarikatının liderleridir.

Mason Locaları ve Lions Kulüplerinin faaliyetlerini gizli yapması nedeniyle Sabetay tarikatının liderleri bu kuruluşları adeta işgal etmişlerdir. Kendi aralarında menfaat işbirliğine dayalı bu yapıyı destekleyen zavallı Müslümanlar da vardır.

Hayatın anlamını maddi servet kazanmakta gören ve manevi duyguları iflas etmiş insanlardan bu gizli tarikatı deşifre etmesini beklemek boş ve ham bir hayaldir. Fakat Türkler, İslam’ın bahadır evladı olduklarından kendilerini en umulmadık anda arkasından bıçaklayan bu gizli örgütün pisliklerini açığa çıkaracaklardır. Bundan hiç şüphe etmiyorum.

Soyadı kanunu sayesinde kökenlerini gizleyip Türk gibi görünen Sabetay Tarikatı mensupları neredeyse bütün siyasi partilerin yönetici kadrolarında yer edinmişlerdir. Bu sayede kendi aralarındaki gizli ağı deşifre etmeden güçlerini muhafaza etmesini gayet iyi bilirler. Bu nedenle siyasi partiler; Sabetaycıların tuzaklarına düşmemek için dikkatli olmak zorundadırlar.

Türkiye Müslümanları çok kısa bir dönem için Sabetaycıların kendi aralarında ortaya çıkan kanlı bıçaklı kavgalarından istifade etmişlerdir. Yakubiler neredeyse tamamen asimile oldukları için bu gurubu dikkate almaya gerek yoktur. Fakat Karakaşi ve Kapani gurupları yüzyıllardan beri hala birbirleri ile çatışmaya devam etmektedirler.

İşte bu noktada gizleyemedikleri çıkar ve güç kavgalarından istifade etmek mümkündür. Bu konu Türkiye tarihinin en gizli ve karanlıkta kalmış yönlerinden bir tanesini göstermektedir. Örneğin İttihad ve Terakki partisinin önemli yöneticilerinden sadece iki tanesi bu konuda araştırılması gereken hususların başında gelmektedir.

Osmanlı’nın Maliye Bakanı Cavid Bey ve İttihad Terakki Partisinin en önemli yöneticisi Doktor Nazım, İzmir Suikastı bahanesi ile yargılanmış ve idam edilerek ortadan kaldırılmışlardır.

Doktor Nazım ve Bakan Cavid Bey’in Sabetaycıların Karakaşi kolundan olduğu bilinmektedir. Fakat sorgulanırken kendisine İzmir Suikasti ile ilgili ciddi bir soru sorulmadığı mahkeme tutanaklarından anlaşılmaktadır. Fakat eyleme geçmemiş ve hazırlık aşamasında olduğu anlaşılan bu suçla alakalı olarak idam edilmişlerdir.

Ne dersiniz hiç sorgulanmayan fakat daima hesap soran bu gizli tarikata hiç olmaz ise bu konuda sıra gelmiş midir? Vesselam…