Baskılar öyle güçlü gelmişti ki Türkiye önce ABD ile sonra da Rusya ile operasyonu durdurma yönünde anlaşmalar yapmak zorunda kalmıştı. Bu anlaşmalar PKK/PYD terör örgütünün saldırılarının durdurulması şartı ile kabul edilmişti. Fakat adı üstünde terör örgütleri elbette anlaşmalara uymamış Türkiye’nin her an yeni bir operasyon düzenlemesi için fırsat meydana getirmiştir. Muhakkak yarım kalan iş bitirilecek olup bir zamanlama meselesi olarak karşımızda durmaktadır.

Suriye’de şu anda en sıkışık olduğumuz yer; güya adına “Çatışmasızlık Bölgesi” adı verilen İdlib bölgesidir. Operasyona Şubat ayı sonuna kadar başlanacağı en yüksek makam tarafından yani Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından dile getirilmiştir. Şu anda Serakib kasabası civarında yığınak yapılmakta ve Milli Suriye Ordusunun hazır hale gelmesine çalışılmaktadır.

İdlib’de Morek ve Surman bölgelerinde bulunan 8 ile 9 numaralı gözlem noktaları tamamen diğer gözlem noktaları ise kısmen kuşatma altında olup silahlı kuvvetlerin çok dikkatli bir operasyon yapmasını zorunlu kılmaktadır. Zamanında ve gerekli hazırlığın tam olarak yapılmadığı bir harekât başarıyı önleyebilecektir.

Suriye’de şu ana kadar onca engellemeye karşın yapılan operasyonlarda gösterilen elde edilen başarılar İdlib Operasyonu konusunda da iyimser olmamızı gerektirmektedir. Allah’ın izni ile ordumuz ve Milli Suriye Ordusunun muzaffer olacağından şüphe duymamak gerekiyor.

İdlib’den sonra yine askeri unsurların kullanılacağı diğer operasyonlara ihtiyaç vardır. Bu arada İran’da başlayan çözülmeler bu süreci hızlandırabilir. Çünkü mevcut Esed Rejimi unsurlarının askeri operasyon kabiliyeti çok zayıflamıştır. İran’ın kara askeri desteği ve Rusya’nın hava desteği olmadan rejim askerleri hiçbir askeri operasyon yapamaz durumdadır.

ABD ile İran arasında oynanan tiyatronun sonuçları bu operasyonun süratini belirleyecektir. Eğer karizması iyice çizilen Molla Rejimi, Suriye’den çıkmak zorunda kalırsa, Rusya’nın sadece hava unsurları ile bölgede tek başına etkili olmasının imkanı yoktur.

Taşıma suyu ile değirmen döndürülemeyeceği için Rusya’dan kara askeri getirilip Nusayri Esed Rejimi için savaştırmak çok maliyetli bir iştir. Aynı zamanda stratejik işbirliği içinde olduğu Türkiye’yi karşı tarafa itmek Rusya’nın işine gelmeyecektir.

Suriye’de Esed rejimi düşürüldükten sonra ilk konuşulacak konu işgal edilen “Golan Tepeleri” olacaktır. Golan Terlerinden çekilmek zorunda kalacak olan İsrail’in bölgede kalıcı olması mümkün görünmemektedir. Zira 200 milyon Sünni Müslüman toplumunun bulunduğu bu beldelerde 5 milyonluk Yahudi toplumunun ayakta kalması çok zordur.

Bugüne kadar Müslümanların başsız kalması ve Türkiye gibi bir ülkenin liderlik edememesi yüzünden küçücük bir Yahudi toplumu ve bir milyonluk Nusayri azınlığı bölgeyi kan gölüne çevirip hâkimiyetlerini sürdürebiliyordu. Fakat artık zorbalık yerini adalet ve hakkaniyete bırakmak zorunda kalacaktır.

Şu istikbal âlemindeki en yüksek gür seda; İslam’ın sedası olacaktır, vesselam…