ABD, Trump önderliğinde büyük bir yıkıma gidiyor. Bütün komşuları ile kavgalı olduğu gibi bugüne kadar kendisine hep destek olmuş ülke olan Türkiye’ye karşı ekonomik savaş açmış durumda. Eğer Türkiye bu savaştan hafif yaralı bile çıksa sonuçta İslam ülkeleri içinde liderliğini pekiştirecektir.
Dünya beşten büyüktür diyerek bütün mazlum ülkelerin de sesi olan Erdoğan’ın önünde büyük bir fırsat var. Nasıl ki ABD’nin Feto aracılığı ile yaptırdığı 15 Temmuz 2016 darbesinden daha güçlü olarak çıktı. Şimdi Türkiye “dolar krizini” atlatırsa ABD’nin çöküşü hızlanacaktır.
Darbeci yetiştiren Harp akademilerinin kapatılması, harp okullarının tek merkeze bağlanması ve son olarak da Genelkurmay Başkanlığının Milli Savunma Bakanlığına bağlanması silahlı kuvvetlerin ABD aracılığı ile tekrar bir darbe yapma olasılığını neredeyse sıfıra indirmiştir. Bununla birlikte her 8-10 yılda bir yapılan askeri darbelerin nedenlerini araştırarak bir daha böylesine acı tecrübeleri yaşamamak adına bir değerlendirme yapma zorunluluğu vardır.
Bu değerlendirme için 15 Temmuz’daki kanlı darbe girişimine yönelik değerlendirmelerde bulunan Emekli Büyükelçi Aydın Nurhan’ın sözlerine kulak vermek gerekiyor. Darbelerin kökeninin “Kemalist eğitim sisteminde” yattığını söyleyen Nurhan, mantığa değil, tapınmaya dayanan bir stratejinin bu noktaya gelmemize sebep olduğunu söylüyor.
FETÖ’nün TSK’da kırk yıldır yuvalanmasının küresel arka planı ile millete silah sıkma cinnetini kimse kolay kolay anlayamamaktadır. Darbeden 5 buçuk ay önce yazmış olduğum “Kamikaze Fetullahçı Darbe” başlıklı yazımda bu durumu kısmen izah etmeye çalışmıştım. Çünkü namaz, oruç gibi dinimizin en önemli ibadetlerini tağyir eden Feto’nun böyle bir işe kalkışması bana göre sürpriz değildi. Bunun gibi en az 10 makale yazıphatta yaşanmış örnekleri vererek o günün politikacılarını ikaz etmiştim. Ne yazık ki yeterli önlem alınamadığı için 250 şehit ve iki binden fazla yaralı vermek durumunda kaldık.
Emekli büyükelçi de bu durumu görmüş ve 15 Temmuz darbesinin dış kaynaklı mistik Kemalist müfredatla çok alakalı olduğunu tespit etmiştir. 15 Temmuz darbesini şöyle anlatıyor:
“15 Temmuz’da tarih değişti.Köylü toplumu eziktir. Öğrenilmiş çaresizlik içindedir. O nedenle darbecilere karşı koyamazdı. Menderes asıldığında eli böğründe bakakaldı. Darbecilerin 1960larda kaldığı, nüfusun %80’inin şehirli olduğunu idrak edemedikleri anlaşılıyor. Şehir insanı özgürleşmiş insandır. Gördüğünüz gibi tankın üstüne de çıkar, önüne de yatar. Bundan sonra kansız darbe olamaz. Ancak yabancı ajanı çılgın ve gözü dönmüşler darbeye kalkışır, on binlerin kanı akar.
Darbenin bölgesel yansıması; Türkiye’nin İslam âleminde hatta mazlum ülkelerde liderliğinin pekişmesi şeklinde olacaktır. Küresel yansıması ise; yükselme çağındaki Cumhuriyetin artık küresel güç olarak ortaya çıkması sonucunu verecektir.
15 Temmuz çılgınlığı beklemiyordum. Akla ziyan, mantıksız, desperado işi. Kurmay unvanını çok ucuzlatmış bu generaller. Ötesi, bunları destekleyen devletler de çıldırmış. Batılı siyasetçilerin ve medyanın “Erdoğan Nefreti” klinik psikolojik manyaklığa vardı desek yeridir. Batılı devletler anlaşılan stratejilerini akıl değil, nefret üzerine bina ediyorlar artık. (…)
Bakın. Eğri oturup doğru konuşalım. Olayın kökeninde Kemalist eğitim sistemi yatıyor. Kemalist eğitim; ezberci, tapınıcı, düşünemez, bilim dışı mankafa nesiller yetiştirmek üzere kurgulanmış dış kaynaklı mistik bir eğitim stratejisi.