Bu yeni sistemde 10 kişinin yaptığı bir işi artık tek bir kişi yapabilir hale gelmektedir. Elbette sonuç olarak işletme maliyetleri önemli miktarda düşük olacaktır.

20 Yıl önce “makinisti olmayan trenler olacak” deseler, şaşırırdık ama şimdi bu durum bizlere normal geliyor. Aynı şekilde “insansız deniz araçları ile de geliştirilen projeler hayata geçirilecek” dediğimiz zaman; bunu hayali ve ütopik bulanlar çıkacaktır. Fakat teknoloji öylesine hızlı değişiyor ki bu durumu dar düşünceli insanların anlaması biraz zordur.

Elektronik seyir araçları her geçen gün artarak denizciliğin zorunlulukları arasında yer almaktadır. Örneğin Elektronik seyir haritaları (ENC) ve Elektronik seyir görüntüleme panellerinin (ECDIS) belirli bir tonajın üzerindeki yolcu gemileri ve tankerlerde kullanılması mecburi hale getirilmiştir. Belirli tonajın üstündeki yük gemilerinde ise 1 Temmuz 2018 tarihinden itibaren zorunlu olmuştu.

Ayrıca denizcilik eğitim kurumlarında “Elektronik Seyir” dersleri mecburi hale getirilmiştir. Daha önce İstanbul Üniversitesi Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği bölümünde bu dersin hocalığını yaptığım için dikkatimi daha çok çeken bu yeni teknoloji; yeni bir yüzyılın da habercisidir.

Teknolojinin hızına bir türlü yetişilemiyor. Bugün kullandığımız teknolojinin yerini neyin alacağını şimdiden bilemesek de tahminlerde bulunabiliyoruz. Belki bu konuda çalışan bilim adamları çok ilginç keşiflerde bulunacaklardır. Örneğin; enerjinin gemiye verdiği hareket üzerinde büyük verim kayıplarının yaşandığı pervane yerini alacak yeni bir tasarımlar üzerinde çalışılmaktadır.

Bu yeni çalışma ilişkilerinde yeni meslek alanlarının doğması beklenmektedir. Örneğin sadece denizcilikte değil belki her alanda “siber güvenlik” konusunda çok daha fazla çalışanları göreceğiz. Milyonlarca dolar değerindeki gemilerde bile hala eski yazılımlar kullanılmakta olduğu için geleceğin en önemli mesleklerinden birisi olarak bu sektörü sayabiliriz.

Siber güvenlik denildiğinde sadece uzaktan kumanda edilen cihazlar ve gemi sistemleri akla gelmemelidir. Halihazırda insanlarla birlikte kullanılan cihazlarda da bu risk bulunmaktadır. Siber emniyetten kasıt “emniyet riskidir”. Yani makinelerin istenmeyen şahısların eline geçmesi ve kontrol edilmesidir.

Bu konuda yapılan bir araştırmada bir grup insana “Hiç siber saldırıya maruz kaldınız mı?” sorusunu yöneltildiğinde; cevap verenlerin yüzde 21’i ‘Evet’ derken, yüzde 57’si ‘Hayır’ ve yüzde ‘22’si de bilgilerinin olmadığını söylemiştir.

İşte öyle bir zamana yaklaşıyoruz ki çalışma ilişkilerinden tutun da sosyal ve siyasi yaşama kadar birçok değişikliğin gerçekleşmesi imkânsız değil sadece zaman meselesi olmuştur. Bu konuda geleceği öngörmek adına 2015 yılında hazırlamış olduğum “Kapitalizm sonrası Dönem; Malikiyet ve Serbestiyet Devri” gibi çalışmalara çok daha fazla ihtiyaç vardır, vesselam…