Gemilerde çeşitli görevler yaparken bir yandan da Rhode Island Üniversitesini bitirmiş. Birkaç gemide komutanlık görevlerinde bulunmuş. 1984 yılında Tuğamiralliğe terfi etmiş. Amerikan Deniz Kuvvetlerinin muhtelif kademelerinde muharip kadrolarda görev yapmış; NATO ve uluslararası deniz harekâtlarına katılmış ve 1991 yılında Oramiral rütbesine terfi etmiş ve 1994’te Donanma Komutanlığı’na atanmış.
Boorda, bu göreve gelen ve Deniz Harp Okulu mezunu olmayan ilk amiraldir. Dahası, mesleğe sade bir er olarak başlamıştır. 1996 yılında Boorda’nın bazı madalyaları hak etmediği halde taktığı söylentisi medya tarafından dillendirilmiş. Boorda bu söylentilerden çok rahatsız olmuş ve tüm sembol ve işaretleri hakkıyla elde ettiğini ifade etmiş. Ancak meydanın yargısız infazı, Boorda’yı “onuru için” intihara sürüklemiş. Ölümünden sonra yapılan araştırmada bahse konu cesaret madalyalarını Vietnam’da resmi olarak aldığı, yani hak ettiği ortaya çıkmış. Bize dönecek olursak intihar etmek dinimizce büyük bir günahtır. Fakat general ve amirallerimizdeki makam sevgisi çok farklı bir şey olsa gerek. 350 den fazla generale sahip bir yapı ile villa ve köşklerde gününü gün eden bu güruhu sorgulamak kimsenin aklına gelmez. Birkaç yıl önce akıllarınca hükümete kafa tutmuşlardı. Güya hükümete “onurlu istifaları” ile tepki verdiler. Nitekim hükümete söz geçiremeyince “emekli olma yolu ile topluca istifa tehditinde” bulunmuşlar, Erdoğan da onların bu blöfünü yemeyip hepsini emekli etmişti. Zaten 3 gün sonra istemeseler de emekli olacaklardı. Fakat istifa dahi etme onurunu göstermediler. Maddi imkânları kaybetmemek için emekliliğini istediler de gerçek yüzleri ortaya çıktı. Devlet içinde devlet olan askeri yapı nihayet Milli savunma Bakanlığına bağlandı. Artık “askeri teamül” adı altında her türlü faşist yöntem, demokrasiye aykırı hareket,başbakan ve sivillere dayatılamıyor. 
15 Temmuz Darbesinden sonra ilk defa bir astsubay kaynaklı bir asker general dahi oldu. Nihayet köhnemiş Prusya sistemine bir çizik atmak mümkün hale geldi. Bakalım bu yeniliklerin arkası gelecek mi?
Astsubay olarak göreve başladığı Türk Silahlı Kuvvetleri’nde, 28 Temmuz’da toplanan Yüksek Askeri Şura kararıyla tuğgeneralliğe terfi eden Albay Cemal Balıkçı’nın 29 Temmuz itibariyle tuğgeneral oldu.Gazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi mezunu olan Balıkçı, istatistik bilimi yöneylem alt dalında doktora ve endüstrimühendisliği dalında yüksek lisans yaptı. Tuğgeneral olan Balıkçı, Balıkesir 9. Ana Jet Üs Komutanlığı’nda Uçak Sistemleri Komutanı olarak görev yapıyordu. İşte yukarıdaki bunun gibi askerleri çağın gereklerine göre yetiştirmek için bu “teamül” denilen Prusya kanunlarını yıkmak şarttır. Şimdilik Batı ülkeleri ve NATO standartlarını benimseyerek atanmışların kayıtsız şartsız seçilmişlerin emrine girdiği yönetim biçimlerine geçmek, daha sonra da bunu ülkemiz gerçeklerine uygun hale getirmemiz gerekiyor. Eski bir Genelkurmay Başkanı’na ait olduğu söylenen ses kayıtlarında “tim komutanı silahını bırakıp kaçıyor” ifadesini duymuş çok üzülmüştüm. Ordudan namaz kıldığı ve eşi başörtülü olduğu için atılan silah arkadaşlarım da bu sözleri duyunca kahrolmuşlardır. Artık mızrak çuvala sığmamakta, askeri eğitim sisteminin çarpıklığı ve din düşmanlığı kimsenin inkâr edemeyeceği bir biçimde göze çarpmaktadır.
Yıllarca askerin manevi yönü ihmal edilmiş hatta dindar olmak, suç sayılmaya başlanmıştır. Üstelik tayin terfi sisteminde çalışkan ve başarılı subaylar yerine dindar askerleri ordudan atan kişilerin tercih edilmesi 15 Temmuz gibi utanç olaylarını meydana getirmiştir. Mevcut sistem sayesinde faşist generaller dindar insanların kıyımını esas görev bilmiş hala dahi utanmadan tv konuşmalarında bunu savunabilmektedir. Bu nedenle hükümetin işi bir hayli güçtür. Bu “na to kafa na to mermer” generallere yüksek standartlı ve liyakate dayalı bir ordu kurmak, deveye hendek atlatmaktan daha zordur.  Çünkü yıllarca görev yapmaya istekli,  azimli ve fedakâr  insanların önünü tıkanmıştır. Terfide liyakat ve maharet yerine ideoloji ve üstlere yakınlık önem kazanmıştır. Terfi etmede yüzyıl öncesinin kuralları geçerlidir.Hâlbuki gayretli insanların önü açılsa onlara yükselebilme imkânları getirilse herkesin arzuladığı “kahraman askerler” yeniden ortaya çıkacaktır, vesselam…