“Bizim Hikâye” çok güzel bir filmin adıdır. Eğer 80’li yılları ve bu dönemde yaşanan önemli olayları anlamak isterseniz muhakkak bu filmi izlemelisiniz. Bu filmin yapımcısı Alaaddin Şirketine, Cansel Elçin ve Haluk Piyes ile beraber rol alan bütün sanatçılara teşekkür etmeyi bir borç bilirim. Bu filmi seyreden her vicdan sahibi insan elbette bu değerli sanatçılara hayran kalacaktır. Zira oldukça güzel bir senaryoyu oldukça gerçekçi bir biçimde hayata geçirmişlerdir. Filmin hikâyesi şöyle: 12 Eylül darbesinde gözetim altına alınan İsmail burada işkence görür. Kendisi dindar bir insan ve yazardır. Burada komünist görüşlü mahkûmlarla iyi bir dayanışma içerisinde yapılan zulümlere karşı direnmektedir. Gördüğü işkence sonunda üç yıl sonra hapishanede vefat eder. Fakat yaşadığı olayları bir günlüğe kaydetmiş ve mahkeme kararı ile tutmuş olduğu bu günlük oğluna teslim edilir. İsmail’in oğlu, babasının yaşadığı o acı olayları bir türlü unutmaz. Hatta uyku dahi uyuyamamaktadır. Sonunda avukat olarak babasının uğradığı haksızlıklara karşı bir “iadeyi itibar” davası açar. Bundan sonrasını anlatmayacağım zira bir döneme ışık tutan bu filmi sonuna kadar izlemenizi istiyorum. İsterseniz biraz da filmin konusu ile ilgili olarak benim de yaşadığım 12 Eylül 1980darbesinin insanlarımıza yaşattığı acılardan bahsedeyim. Çünkü aradan neredeyse 40 yıl geçtiği halde yaşadığımız o günleri bir türlü unutamıyorum. ABD’den emir alarak ülkemizin anarşi ve terör olaylarına seyirci kalan Kenan Evren ve emrindeki askeri cunta, yaptığı darbe ile ülkemizi senelerce geriye götürmüştür. O yıllarda Bahriye mektebinde askeri okul öğrencisi olarak olayları en acı bir şekilde yaşamış birisi olarak filimde geçen olayları çok iyi anlayabiliyorum. Sorgusuz sualsiz evlerinden toplanan sağcı, solcu ve dindar insanlar hak etmedikleri cezalara çarptırılarak cezaevlerinde ve tutuldukları gözetim hapishanelerinde ağır işkencelere tabi tutulmuşlardır. Hatta kolaylıkla denilebilir ki; PKK terör örgütünün güçlenmesinin en önemli sebebi Diyarbakır Cezaevinde gerçekleştirilen çok kötü şartlardır. Askeri okul öğrencisi olarak hapishane şartlarına benzer bir dönem yaşamıştım. Zira o yıllarda dindar insanlara kan kusturulmuştu. Namaz kıldıkları için binlerce askeri okul öğrencisinin okulla ilişiği kesilmişti. Ailelerine ağır bir para cezası verildiği yetmiyormuş gibi eğitim hakları dahi ellerinden alınmıştı. Nitekim Deniz Harp Okulunun en başarılı öğrencisi olan 6 arkadaşımı da okuldan atmışlardı. Hâlbuki Deniz Lisesini birincilikle bitiren Hakan Yalman başta olmak üzere her yıl okulun onur listesine giren bu öğrenciler ülkemizin yetiştirdiği en değerli insanlar arasında yer alıyordu. Nitekim daha sonra mahkeme kararı ile aldıkları eğitim hakları sonucunda yine okullarını birincilikle bitirerek ülkemize hizmet etmeye devam etmişlerdi.