Kıbrıs’ımız ve ülkemizin yöneticileri ile halkımız, el birliğiyle Kıbrıs’ı manevi olarak güçlendirmeye çalışmamız gerekiyor.

Şükürler olsun ki Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı seçimini az bir farkla da olsa Ersin Tatar kazandı. Yoksa “Rumlara toprak vermemiz gerek” diyen Mustafa Akıncı seçimi kazansaydı Türkiye’nin coğrafi olarak “yumuşak karnı” yani en zayıf bölgesi olan Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’i tamamen kaybedebilirdik.

Şimdi muhasebe yapmak zamanıdır. Osmanlı zamanında binlerce şehit vererek aldığımız ve Lozan’da İngilizlere verdiğimiz, nihayet 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ile ancak bir bölümünü kurtarabildiğimiz bu topraklarda hiç güzel gelişmeler olmuyor. Ada halkı her geçen gün Türkiye’den uzaklaşıp Yunanistan’a yakın hale geliyor veya getirilmeye çalışılıyor.

Avrupa hayranı ve Türkiye’ye soğuk olan bir nüfus; toplumun yarısını meydana getiriyor. İslam’dan uzak, Hıristiyanlığa yakın bir yapı her geçen gün güçlenerek Kıbrıs’ı eline geçirmeye çalışıyor. İşte bu can yakıcı sorunun cevabını vermek gerekiyor.

Ticaret gemisi ile Türk kesimine ve Rum tarafındaki Larnaka limanına gitmişliğim vardır. Gördüğüm kadarıyla meselenin toplumsal yönünden ziyade siyasi ve dini tarafına bakmaya çalışacağım.

Kıbrıs Barış Harekatından sonra Kıbrıs’ta anayasa yapılması için Prof. Dr. Mümtaz Soysal görevlendirilmişti. Özellikle başörtüsü düşmanlığı ile tanıdığımız bu zat İslam dini ile oldukça mesafeliydi.

Ne yazık ki Kıbrıs halkının unutulmaz lideri Rauf Denktaş’ın danışmanı da oldu. Rauf Denktaş ne kadar dindar ve vatanperver bir insan ise Soysal da o kadar kendi toplumunu küçük gören bir kişiydi. Sosyalist olduğunu söyleyen dini değerlere bir materyalist hatta ateist kadar cephe almış kişiydi.

Mümtaz Soysal’ın belki de gizli bir görevi vardı. Çünkü o yıllarda 65 milyonluk bir Türkiye’de bula bula böylesine bir kişiyi Kıbrıs’ta görevlendirmek akla ziyan bir iştir.

Fakat Türkiye’yi yöneten derin güçler kendilerine göre çok yetenekli bir kişiyi bulmuşlardı Sonuçta yıllar boyu süren bir çaba sonucunda Kıbrıs’taki Türklerin dinden uzak yetişmesi için harika bir sistem kurmuştu. Hem de Türkiye’nin katkılarıyla…

Mümtaz Soysal’ın görünüşte görevi anayasa yapmaktı. Fakat asıl işi dine mesafeli, materyalist ve Batı toplumuna angaje olmuş seküler bir Kıbrıs halkı için çabalıyordu. Soysal ve yakın çalışma arkadaşları harekattan sonraki ikinci ve üçüncü kuşak neslin bu şekilde yetişmesi için ellerinden gelen ne varsa yapmaktan çekinmemiştir.

İşte eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı gibi Türkiye’ye açıkça meydan okuyan nesiller ortaya çıkmış oldu. Öyle ki Soysal ve ekibi Kıbrıs’ta öyle bir hukuk, eğitim ve sosyal sistem kurdu ki; adada yetişenler yeni jenerasyon dinden ve İslam ahlakından mahrum kalmıştı.

Rum zumlu yüzünden Kıbrıs’ta dindarlaşan toplum çok kısa bir zaman içinde materyalist ve Avrupa hayranı olup çıktı. Çoluk çocuk demeden katliam yapan Rumlar Türk toplumunun efendisi olmaya başladılar. Öyle ki şu anda Soysal’ın kurduğu sistemde yetişen Kıbrıs Türkleri İslam’dan, Müslüman hayat tarzından nefret etmeye başlamıştır. Rumların dahi yapamadığı İslam düşmanlığını yapan kişiler türemiştir.