Nihayet Kanal İstanbul güzergâhı ve inşaatı belli oldu. İlan edildiği günden tam altı yıl sonra bu aşamaya gelebildik. İnşallah bu yıl ihalesi yapılarak ilk kazma vurulacak. Lozan’da kaybettiğimiz İstanbul ve Çanakkale Boğazlarındaki egemenlik haklarımızı bu sayede geri alma çabalarımızdan bir tanesi işte bu büyük projedir.
Denizciliğin gelişmesi ve ülkemizin dünyanın en güçlü devletlerinden bir tanesi olması için bu büyük işler yapılmak zorundaydı. Biraz geç kalınmış olsa da en sonunda kazma vurulma aşamasına gelindi çok şükür…
Yıllar önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Lozan hezimettir" sözleriyle başlayan tartışmaya ilişkin olarak "ben ahmak olmaktan hoşlanıyorum bana keriz muamelesi yapın diyen biri var ise buyursun Lozan’ı 'zafer' diye kabul etsin” diyerek her bakımdan başımıza iş açan Lozan Anlaşmasını eleştirmiştim. “Batı Trakya, Musul-Kerkük, Kıbrıs, 12 Ada-Rodos, Boğazlar Hepsi Lozan’da Kaybedildi” başlıklı yazımda şu hususları dile getirmiştim:
“Yazının başlığında saydığımız yerlerin dışında da kayıplarımız vardır. Lakin bunlar dahi bilinmediği için öncelikle hala sorun yaşadığımız bu bölgeleri dile getirelim. Tarihçiler ve özellikle de resmi tarih yazarları belki utanır da bunlar hakkında daha geniş bilgiler sunar.
Lozan hezimetine geçmeden önce niçin Hamidiye Kahramanı Rauf Bey değil de İsmet İnönü Türkiye’yi temsilen baş üye olarak bu konferansa katılmıştır? Bu sorunun cevabını verelim.Rauf Orbay, İngilizceyi çok iyi konuşabilen, uluslararası ilişkileri iyi bilen, diplomasi uzmanı olduğu gibi Heyet-i Temsiliye Reisi Ünvanı (Yani Türkiye Başbakanı)  olan itibarlı bir insandı. Sadece Türkiye’de değil uluslararası kamuoyunda da takdir ediliyor başarıları dillere destan bir gemi komutanı olarak kendisinden söz ediliyordu. Konferansa gitmeye de talipti zira Mondros Mütarekesini imzaladığı için çok üzgün olup bu sayede yapılan haksızlığı önleyeceğini düşünüyor vatanına karşı kendini borçlu hissediyordu.