Yavuz Sultan Selim Han Mısır seferi sırasında 24 Ağustos 1516’da Memluk Devleti ile yapılan ilk ve kati neticeli savaşta zafer kazanarak hilafetle birlikte Müslümanlar arasında birliği sağlamıştır. Muharebenin sonucunda Suriye, Lübnan ve Filistin Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Bundan tam 500 yıl sonra yine aynı topraklarda Ordumuz, Suriyeli mücahitlerle birlikte İslam düşmanlarına karşı çok başarılı bir harekat gerçekleştirmiş öyle ki DAEŞ militanları korkularından adeta yer yarılıp içine girmiş karşı çıkma cesaretinde dahi bulunamamıştır. Allah’ın izni ile bu operasyon Rakka’ya kadar uzanıp 5 yıldan beri devam eden bu kanlı Suriye savaşlarını bitirebilir. Rabbim kahraman ordumuzu muvaffak kılsın.

500 Yıl sonra meydana gelen bu tevafuk yani Mercidabık savaşı ve zaferi  asıl meydana gelmiş dilerseniz bunu bir hatırlayalım. Müslümanların birlik ve beraberliği noktasında İslam tarihinde yeri olan bu savaşın hazırlık safhası şöyledir;

Sultan I. Selim Han’ın, Safevi Hükümdarı Şah İsmail’i yenerek Şia tehlikesini bertaraf etmesinden sonra; Suriye, Lübnan, Filistin, Arap Yarımadası, Mısır ve Kuzey Afrika’nın doğusuna hakim Memlûklu Sultanı Kansu Gavri telaşa düşmüş 23 Ağustos 1514’te, Çaldıran Savaşı’nda, Yavuz Sultan Selim Han’a yenilip kaçan Safevi hükümdarı Şah İsmail ile ittifâk kurmuştu.

Yavuz Sultan Selim Han, haber alma teşkilâtı vasıtasıyla Şah İsmail - Kansu Gavri ittifakını öğrenince, Vezîr-i âzam Sinan Paşa’yı, 40.000 kişilik bir kuvvetle Safevîler üzerine gönderdi. Sinan Paşa’nın, Diyarbakır’a giderken, Fırat’ı geçmek için Memlûklar’dan izin isteyip de iznin verilmemesi ve Kansu Gavri’nin 50.000 kişilik bir kuvvetle Halep’e gelmesi, harp sebebi sayıldı. Devrin âlimlerinden Zenbilli Ali Cemâli Efendi’nin fetvasıyla sefere çıkıldı.

Memluk Sultanı Kansu Gavri, Selim’in seferinin Suriye üzerine olacağını bilmekteydi. Onun için Suriye’yi korumak maksadıyla hazırlıklar yaptırdı. I. Selim’in Suriye’ye yöneldiğini duyunca yeğeni ve aynı zamanda baş veziri olan Eşref Tumanbay’ı Kahire’de bırakarak 18 Mayıs 1516’da Kahire’den bir Memluklu ordusu ile Suriye’nin kuzeyine yürüdü. Bu yürüyüş müzik, eğlenti ve şarkı ile geçti. Suriye’den ve Bedevi Araplardan da birlikler bu orduya yolda katıldılar. Abbasi Halifesi III. Mütevekkil ve diğer yüksek Mısır uleması da Sultan’ın maiyetindeydi. Sultan Kansu Gavri, 9 Haziran’da büyük bir törenle Şam’a girdi; yoluna halılar serilmişti ve etrafa Avrupalı tüccarlar paralar saçmaktaydı.

Burada Sultan Kansu Gavri ile ordusu bir hafta Şam’da kaldıktan sonra yine büyük törenle yola çıkıp Humus ve Hama üzerinden Halep’e doğru yürüyüşe geçti. Halep’te I. Selim’den yeni elçilerin gelmiş olduğu öğrenildi. Bu elçiler Sultan Kansu Gavri’ye ve Halife Al-Mütevekil’e çok güzel hediyeler getirmişti. I. Selim, bu sefere Memluklulerin Şah İsmail’e yaptıkları yardım nedeniyle başladığını söylemekteydi.

Yavuz Sultan Selim, Kansu Gavri’ye Halep’in kuzeyindeki Mercidabık mevkiinde, meydan muharebesi için hazır olması haberini gönderdi.

Yavuz Sultan Selim komutasında Osmanlılarla, Sultan Kansu Gavri komutasindaki Memluklular arasında muharebe Halep’in bir günlük yol kuzeyinde bulunan Mercidabık ovasında yapıldı. Cerablus’a çok yakın olan bu bölgede Osmanlı ve Memluk orduları sayı ve teçhizat bakımından birbirine benzemekteydi. Her iki ordunun da kuvvetleri eşit miktarlarda olup, altmış bin civarındaydı. Ama Osmanlı ordusunun elinde çok iyi kullandıkları ateşli silahlar, özellikle de sahra topları bulunmaktaydı.