Namazı, sadece Cuma günü kılmakla “namaz kılıyorum” denilmez. Namaz günde 5 defa kılınmak üzere emredilmiştir. Kuran’da 86 yerde namaz açık bir şekilde ifade edilmiştir. Ayrıca namazla dolaylı yoldan alakalı çok ayet de vardır.
Sahih hadis kaynaklarında da namaz sıklıkla zikredilir. Bir zat Peygamber Efendimiz’e (asm) gelerek dinin başı nedir diye sorması üzerine, Resul-u Ekrem (asm) "Esselatu imadüddin - Namaz dinin direğidir." Demiştir.
Ülkemizde namaz en çok ihmal edilen konuların başında gelir. Her ne kadar halkın % 99’u Müslüman olduğunu söylese de namaz kılanların oranı %20’yi geçmez. Yapılan anketler kimseyi yanıltmasın zira “düzenli olarak namaz kılıyorum” diyenlerin çoğu sadece Cuma namazlarını kastetmektedir. Bu durum gerçekten de içler acısıdır. Düzeltmek için çok çaba sarf edilmesi gerekir. 
Diyanet İşleri Başkanlığına bu konuda büyük görev düşmektedir. İnsanları camiye cemaate alıştırmak yerine “çorapsız girilmez” gibi adeta namaz kılmayı yasaklayan müftülere, imamlara rastlıyoruz. Sanki Şafi mezhebine uyanlar Müslüman değil. Bunun gibi namazdan cemaatten soğutan memurlar yerine tam tersine namaza alıştıran, namazı sevdiren imamlara ne çok ihtiyacımız var.
İkindi namazını Bağcılar Çiftlik Mahallesinde bir camide kılmıştım. Camiye girince çok şaşırdım zira caminin neredeyse tamamı doluydu. Gözlerime inanamadım sebebini doktor olan arkadaşıma sorunca şunu öğrendim. Cami imamı çok gayretli imiş. Gençleri ve halkı camiye alıştırmak için türlü türlü icraatlar yapıyormuş. Kuran okuma kurslarından tutun hatta bizim doktor arkadaşa vaaz kürsüsünde sağlık konusunda konuşma yapmasına kadar çaba göstermiş. Elbette sonucu da cemaatin diğer camilere göre çok olmasından belli oluyordu. Allah razı olsun…
Ne yazık ki çevre korumasından siyasi konulara kadar her konuda gerekli gereksiz açıklamalar yapan Diyanet; namazla ilgili olarak nasihatte çok zayıf kalmaktadır. Hâlbuki İslam’ın imandan sonra en büyük şartı namazdır. Diğer konularda bir kere hutbe ve vaaz verilse, iman ve namaza dair en az 10 kere bahsi gereklidir.
Büyük zatların hayatına baktığınızda namaz konusunda ne kadar ciddi olduklarını görebiliriz. Örneğin Bediüzzaman Meclis’e davet edilip törenle karşılandığında karşılaştığı en önemli sorunun namaz konusunda olduğunu ve bu önemli ibadet hususunda ihmal olduğunu görür. Derhal bir beyanname neşrederek namazın önemini vurgular.
Meclis kürsüsünde 10 maddelik bu beyanname okununca ilk karşı çıkan ise M. Kamâl olmuştur. Mecliste herkesin ortasında “hocam biz sizi ilminizden istifade etmek için davet ettik, siz ilk iş olarak namaza dair beyanname neşrettiniz, aramızda ihtilaf çıkardınız” diye itiraz edince, Bediüzzaman; “Paşa, Paşa, imandan sonra en büyük hakikat namazdır, namaz kılmayan haindir, hainin hükmü merduttur (reddedilir)” diyerek şiddetle karşılık verir. Namaz konusunda bu denli tepki beklemeyen M. Kamal geri adım atar ve Bediüzzaman’dan özür diler.